Anneler Günü kutlama Programı 2
|
ANNELER GÜNÜ
(Mayıs
ayının 2. Pazar günü)
|
|
Neden Anneler Günü?
Mayıs ayının ikinci Pazar günü, ülkemizde ve bütün dünyada "Anneler Günü"
olarak kutlanıyor. Anneler Günü'nün doğuş öyküsünü kısaca:
|
||
Bundan yüz yıl kadar önce, Amerika'nın Filadelfiya
eyaletinde yaşayan, "Anna Jarvis" adında bir kızın annesi,
yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamamış ve ölmüş. Annesinin ölüm acısını
unutamayan Anna Jarvis, her gün annesinin mezarı başına gider, orada gözyaşı
dökermiş...
Annesinin birinci ölüm yılında Anna
Jarvis, kendisini teselliye gelen arkadaşlarına, "Aradan bir yıl
geçti, ben annemi hala özlüyorum, onu unutamadım. Çünkü anneler, kolayca
unutulacak bir varlık değiller... Yılda bir gün belirlesek de o günü, Anneler
Günü olarak kutlasak" diye bir öneride bulunmuş.
|
Anna Jarvis'in düşüncelerini paylaşan arkadaşları, ona destek
olmuşlar. Gazetelere, dergilere ve ülkeyi yönetenlere mektuplar yazarak,
isteklerini bildirmişler, onlardan yardım etmelerini istemişler.
Böylece,
onların istekleri ilgililer arasında kabul görünce, Amerika'da 1907 yılında,
Mayıs ayının ikinci Pazar günü "Anneler Günü" olarak kutlanmaya
başlanmış...
Ülkemize gelince;
Türk Kadınlar Birliği'nin girişimiyle 1955 yılından itibaren, Amerika'da
olduğu gibi, mayıs ayının ikinci Pazar günü "Anneler Günü" olarak
yurt düzeyinde kutlanıyor.
|
|
BEN ANNEYİM
|
|||||
|
Seni sevinçlerin en büyüğü ile ellerime aldım. Hayata
alışman, kendi kendine yaşayabilir bir insan haline gelebilmen için seni
sütümle besledim. Geceler boyu başucunda bekledim, tenimin hararetiyle
ısıttım, şefkatimle sardım.
|
|
|||
|
|||||
elimin bütün yeterliliğiyle diktiğim
elbiseleri sana bir sevinç gibi giydirdim.Senin yüzünden ilk acıları ben
duydum.. İlk ağlayışlarını göğsümde dindirdim.
|
|||||
Ben anneyim!
Bana her zaman güvendin.
|
Büyüyüp
kocaman bir insan olduktan sonra da bana ihtiyacın oldu. Üzüntülerin benim de
üzüntülerim oldu. Seni pencerede bekledim. Gelişinde kapılara koştum, seni
her zaman aynı duygularla bağrıma bastım.
|
|
Seninle
övündüm, seninle taçlandım, şereflendim.
Ben anneyim!
Beyne ilk nakşolacak sözler, benim sözlerim, kalbe ilk
yerleşecek duygular benim duygularımdır. Ben istersem, sevgi, kardeşlik,
dostlukla büyütürüm! İstersem kinle, düşmanlıkla içini doldururum.
|
Ben anneyim!
Ben sabır ve tahammülüm. Ben en yumuşak ve en
sertim. Cesur olmayı nasıl ben öğrettimse, korkuyu da sana ben öğrettim. Seni
ilk öpen ve ilk döven benim. Sevmek, şefkat, dostluk duygularının hepsi
bende...
|
|
Ben anneyim!
Bir acı duyarken beni çağırırsın. Ben teselliyim.
Ölsem bile gözüm arkadadır. Seni merak ederim.Sen benim eserimsin. Sen benim
emeğimsin.
|
Sen benim güzel günlerim, geçen ömrüm, bütün anılarımsın. Sen ak saçlarım,
buruşuk tenim, kaybolan güzelliğim, neşem, ümitlerim karşılığı kazandığım
varlıksın. Bunun için sakınırım seni.
|
|
|
Ben anneyim!
Ben saygı bekliyorum. Gönülde
yer etmeyi isterim. Unutulmaktan korkarım. Baş üstünde ve baş köşede yerim.
|
Ben
anneyim!
Ve son nefesimde her zaman:
"Sütüm
ve hakkım helal olsun, yavrum!" derim.
|
|
|
Anneler... Bu, tabiat gibi engin, tabiat gibi sonsuz nimetleri olan
varlıklar... Verecek ne çok şeyleri vardır onların!.. Artık yetişkin olmuş,
otuzkırk yaşına gelmiş evlada bile verecek şeyler bulurlar. Verdikçe
güzelleşir, verdikçe zenginleşilir. Ne çok işimize yarar verdikleri!.. Ne de
çok ihtiyaç duyarız verdiklerine...
|
Derdimize ilaç, yaramıza merhem olurlar. Sevgileri, bize hiçbir
önkoşul aramadan sundukları sevgileri de sınırsızdır. Yavrular, bu okyanuslar
kadar engin sevgi denizinden yudum yudum içerler ve ruhlarını bu sevgi ile
besledikleri oranda; iyi, sağlıklı,kendine
ve diğer insanlara sevgi-saygı duyan bireyler olurlar. Sevgi aldıkları oranda
sevmeyi öğrenirler, sonra da sevgi dağıtan olurlar. Anne sevgisinden,
şefkatinden yoksun kalmış kişiler ne zavallıdır. Hırçın, kavgacı, şiddete
eğilimli, barış dinamitleyecisi;
alkol-uyuşturucu bağımlısı insancıklar olurlar.
|
|
|
Görülüyor
ki anne; küçüklüğümüzde hem bedenimizin ihtiyaçlarını ve bakımını sağlıyor,
hem de belki ömrümüz boyunca tükenmez ve gerçek sevgisi ile, dostluğu ile hep
yanımızda oluyor. Her şeyin sahte ve yüzeysel olduğu çağımızda sahtesiz,
gerçek ve hiçbir karşılık beklemeden duyulan sevgi ne yüce bir değerdir, ne
ulaşılmaz, ne gökseldir. Elbette böylesine yürekten, böylesine katıksız seven
insanın sevdiği varlığa bir zarar geldiği zaman duyduğu acı da o denli derin
ve yalansız olacaktır.
|
Bu
konuda şöyle bir hikaye anlatırlar: İki kadın Davut Peygambere gelerek
birbirlerinden davacı olurlar. Davanın konusu, paylaşılamayan bir bebektir.
İki kadın da bu bebeğin annesi olduğunu iddia ederler. Peygamber ikisini de
dinler, ikisi de gözyaşları içinde bebeği isterler. Bunun üzerine peygamber:
"O zaman bebeği ortadan ikiye keselim, yarısı senin, yarısı da senin
olsun." der. Kadınlardan biri: "Peki, tamam" der. Öteki dehşetle
irkilir.
|
|
"Sakın
böyle birşey yapmayın, öldüğünü görmektense başkasının olmasına
razıyım." der. Peygamber, çocuğu bu kadına verir. Gerçek anne, yavrusuna
zarar gelmesine razı olmamış, hakkından vazgeçmeyi göze almıştır.
|
Tüm bu sebeplerden annemiz, iyi günümüzde sevincimizin ortağı, kötü günümüzde
arkamızda duyacağımız, yardım ve destek alacağınız, sevgi ve saygı
göreceğimiz gerçek dostumuz, yarimiz, ağlayanımız, gülenimizdir... Onun
dışında pek az insanın bize duyduğu sevgi, gerçek sevgidir; döktüğü gözyaşı
gerçek gözyaşıdır. Herşeyin sahte ve taklit olduğu günümüzde anne, annelik
gerçekliği, katıksızlığı ile çok farklı bir yere sahiptir gönlümüzde...
|
|
|
ATATÜRK VE ANNESİ
Bu
ana; oğluna daha beşik çocuğu iken, vatan ve millet sevgisini telkin eden
ninnilerden başlamış, onu her çağında aynı inanışlarla büyütmüş, köyde,
şehirde tahsile sevketmiş, ilim ve irfan aşılamıştı. Yetişen, mevkiini bulan
kurtarıcı oğlunu o, Mustafa Kemal yapmıştı.
Ziyaretlerinin her birinde Atatürk anasının mübarek elini büyük bir saygı ile
öperdi. Sonra anasının karşısında o büyük adam küçülür, Mustafa, hatta
Mustafacık olurdu. Konuşmaları, şakaları, pek içten kaynayan taşkın
sevgilerin bir yansımasıydı, Çankaya'da bu ana oğul görüşmelerinin birinde
tanık olduğum bir durumu, değeri sınırsız olan Bayan Zübeyde'nin işlek
zekasının bir örneği olarak sunacağım.
|
Atatürk, anasının elini öptü, Bayan
Zübeyde oğluna elini uzatırken coşkun sevgisinin gözlerinde toplanan bütün
ifadesi ile Atatürk'ü bağrına basmak istiyordu. Onu kucakladıktan sonra, aziz
Türk milletine eşsiz bir kurtarıcı kahraman veren ana olmak itibariyle
gururlanmalıydı.
|
Fakat öyle
olmadı, mutluluğunu gülen ve şirin yüzünden okurken o büyük Türk anası
kolları arasından uzaklaşan ciğerparesinin eline sarıldı.
Atatürk:
- Ne yapıyorsun anne? dedi... Elini çekmek istedi. Bayan Zübeyde, sükunetle
ve kesin bir ciddiyetle:
- Ben senin ananım, sen benim
elimi öpmekle bana karşı olan ödevini yapıyorsun, fakat sen vatanı ve milleti
kurtaran bir devlet reisisin. Ben de bu aziz milletin bir ferdiyim ve onun vatandaşıyım.
Elini öpebilirim." cevabını verdi.
|
|
Oğlunun elini öpmekten ziyade Bayan Zübeyde, bu hareketiyle oğlunun mevkiinin
en büyük özene layık olduğunu etrafındakilere işaret ediyordu.
Büyük Türk anası Bayan Zübeyde'yi ne zaman hatırlasam, gözlerim yaşarır. Onun
buna benzer hatıraları önünde derin hürmet ve hayranlık duyarım.
Bu görüşme sayesinde
gerek onu, gerekse oğlunu, her ikisinin büyük terbiye ve nezaket
kabiliyetlerini daha yakından
tanımıştım.
(Cevat Abbas Gürer)
|
|
Kadının en
büyük görevi analıktır. (Atatürk)
Hayatta
okuduğum en büyük kitap annemdir. (Abraham Lincoln)
Cennet,
anaların ayakları altındadır. (Hz.Muhammet)
Hiçbir
süs, bir kadını, annelik sevgisi kadar güzelleştiremez. (Brachvogel)
Ey
kahraman Türk kadını!...Sen ayaklar altında ezilmeye değil, omuzlar üstünde
göklere yükselmeye layıksın. (Atatürk)
Uygarlık,
kadının eseridir. (Atatürk)
Anne
sevgisi, bencil duyguların en üstünüdür. (Alain)
Ana
yüreği, çocuğun okuludur. (Henry Ward Beecher)
Anneler
her şeyi görmeseler bile yürekleriyle duyarlar. (Ostroviski)
Uygarlığın
ölçüşü, iyi kadınların etkisiyle ölçülür. (Emerson)
Ana
kolları şefkatle yoğrulmuştur. Çocuklar orada derin derin uyur. (Victor
Hugo)
|
|
Bir anne
yüreği, dibinde daima ot bulunan bir uçurumdur. (Balzac)
Kadın için
asıl mutluluk anne olmak, çocuk için en büyük acı annesiz kalmaktır. (Otrousku)
Bir
milletin geleceği, anaların yetiştireceği çocuklardır. (Atatürk)
Ben ne
isem ve ne olmayı ümit edersem, hepsini anneme borçluyum. (A.Lincoln)
Ana gözü
yalan söylemez. (Bulgar atasözü)
Ana
öfkesi, bahardaki kar gibidir. (Rus atasözü)
Anasız
çocuğun yıldızı sönüktür. (Yugoslav atasözü)
Ana
gözyaşının düştüğü yer yanar. (Bulgar atasözü)
Çocuğun
parmağı acısa, ananın yüreği yanar. (Rus atasözü)
Ana hakkı
ödenmez. (Türk atasözü)
|
|
ANNEM
Elim
sensin, kolum sen,
Doğrulukta
yolum sen.
Sen
birazcık üzülsen,
Dayanamam
ben annem.
Sevgin her şeye değer,
Tüm sevgini bana ver,
Yanımda yoksan eğer,
Uyuyamam ben annem.
|
|
Küsmezsin
üzdüm diye,
Kızmazsın
bilmem niye,
Gönlündeki
sevgiye
Doyamam
hiç ben annem.
Tutunacak
dalımsın,
Yanağımda
alımsın,
Canım,
gülüm, balımsın,
Olamam
sensiz annem.
Nejat SEFERCİOĞLU
HAKAN'IN ŞİİRİ
Nasıl övsem annemi,
O çözer her derdimi.
Benim gibi sevemez,
Hiç kimse annesini.
Bir gün beni doğuran,
Her gün beni doyuran,
Bir zorluğa düşersem,
Hemen beni koruyan,
Sevincimle, sevinen,
Derslerimle övünen,
Kederimle dövünen,
O güzel anne benim.
|
|
İşte gözüm körleşti,
Gözünü verdi bana.
Kendisi yarım kaldı,
Işık yaktı dünyama.
Eğer ömrüm kısalsa,
Az gün kalsa ölüme.
Yeterki ben isteyim,
Ömrünü verir bana.
Ben annemi severim,
Onsuz artar kederim.
İnanın yüz bin kere,
Durmaz onu öperim...
İbrahim
Şimşek
|
Category: Anneler Günü kutlama Programı 2
0 yorum