Hayvanları Koruma Günü Kutlama Programı
HAYVANLARI KORUMA
GÜNÜ
(4 Ekim)
Dünya, canlı ve cansız
varlıkları barındıran bir mekân olarak tanımlanabilir. Bu mekânda bulunan
canlılardan bir grubu da hayvanlar teşkil eder. Hayvanların insan ile ilişkisi
çok eskilere dayanır. Eski duvar resimleri bu birlikteliği doğrular niteliktedir.
İnsana olan yararları, insanların onlara bakış açısını zamanla çok
değiştirmiştir. Önce sadece gıda ve yolculuk aracı olarak görülen hayvanlar
tanındıkça bu imaj da değişmeye başlamıştır. Artık hayvanlar şefkat gösterilen,
beslenen, ilgi gören canlılar olmuştur.
Kurulan bu sıcak ilişki
insanların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini
doğurdu. İnsanlar arasında hayvan sevenler gittikçe çoğalmaya başladı. Bu insanların
amaçları hayvanlara daha iyi davranılmasını sağlamak, onları korumak, daha
sevecen davranılmasına yardımcı olmaktır. Bu düşünceye sahip hayvan sevenler
1822 yılında ilk defa böyle bir çalışmayı başlatmak için İngiltere’de bir araya
geldiler.
Hayvanların korunması
konusunda dayanışmayı sağlayacak ilk birlik de böylece kurulmuş oldu (Hayvanları Koruma Birliği).
Dayanışmayı sağlayacak, hayvanların daha sağlıklı yaşamalarına katkıda
bulunacak bu hareket daha sonra bütün dünyada yayılmaya başladı.
Ülkemizde konu ile ilgili
çalışmalar 1908 yılında Hayvanları Koruma Derneğinin kurulması ile sistemli,
düzenli ve daha faal olarak yapılmaya başladı. Tüm dünyada konu ile ilgili
çalışmalar başladı. Dernekler kuruluyor, konunun önemi göz ardı edilmeyecek
derecede büyüyordu. Tüm bu gelişme1er hayvan sorunlarının uluslararası
plâtforma taşınmasını zorunlu kıldı. Bu amaçla kurulan bütün kuruluşlar, artık
birlikte hareket etmeliydi. Konu ile ilgilenenler artık dünyada birlik çatısını
oluşturmak için 1931 yılında Hollanda’nın Lahey kentinde toplandılar. Dünya
Hayvanları Koruma Federasyonu, toplantıya katılan devlet temsilcileri
tarafından kurulmuş oldu
Artık dernekler bir büyük çatı
oluşturmuş, yelpazeyi daha da büyütmüşlerdi. Toplantı sonunda 4 Ekim’in Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanması kabul edildi. Böylece
hayvanların tüm sorunlarının ele alınacağı bir gün takvim yapraklarına yazılmış
oldu.
Hayvanların bir kısmı kendi
doğal ortamlarında yaşamakla birlikte, bir kısmı insanlarla iç içe
yaşamaktadır. İnsan yaşantısı için hiçbir zararı olmayan bu hayvanlar
çevremizde görmeye alıştığımız hayvanlardan oluşur. İnsan ilişkisi olmayan bazı
türlerin de insanlar için yararları bulunmaktadır. Artık hayatın bir parçası
haline gelmiş bazı hayvanlar, insanlar ile birlikte gezmektedir. Kendi yuvalarının
dışında evin birer bireyi gibi ilgi görmektedirler. Gösterilen ilgi o kadar
ileri boyutlara varmıştır ki, yaşayışları kitaplara bile konu olmuştur.
Artık
birçok hayvan türü için insanlar, insanlar için de onlar bir tehlike
oluşturmamaktadır. Korunmaları artık insanlar için bir görev olarak
bilinmektedir. İnsanlar bu çalışmaları gün geçtikçe daha modern ortamlara
taşımaktadır. Bu amaçla ülkemizde ve dünyada hayvan tedavi edilen klinikler
açılmaktadır. Büyük illerimizde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Bu hastane ve
klinikler hayvanlarda oluşabilecek muhtemel hastalıklar konusunda çalışmalar
yapmaktadır. Bu çalışmalardan, hayvanların hastalıklardan korunması için
yapılan aşılar en önemli tedbirler olarak sayılabilir.
İnsanların ve canlıların hayatlarını devam
ettirebilmeleri, beslenmeleri ile orantılıdır. İnsanların, beslenme
ihtiyaçlarının bir kısmını topraktan ekerek karşıladıklarını biliyoruz. Bir
kısım besinler de hayvanlardan elde edilmektedir. Et, yumurta, süt, yağ gibi
gıdalar hayvanlardan elde edilir. Ayrıca hayvanların derisi ve yünü giyim
sanayiinde çok önemli bir yer tutar. Zararlı hayvanlardan kendi sağlığımız için
uzak durmalıyız.
Hayvanların daha sağlıklı gelişmeleri
için:
1. Kötü muamele edilmemeli,
2. Beslenmelerine yardımcı olunmalı,
3. Yuvalan bozulmamalı,
4. Av mevsimi dışında avlanmak
suretiyle analar yavrusuz, yavrular da anasız bırakılmamalı,
5. Evimizin ekmek kırıklarını çöp yerine
hayvanlara vermeli,
6. Çevremizde hayvanlara kötü muamele
edenleri uyarmalı,
7. Doğal dengenin bozu1masına engel
olmalı çevreyi de korumalıyız.
Güzel
Sözler
1. Arı, bal alacağı çiçeği bilir.
2. Gönülsüz köpek, av avlamaz.
3. Deve, boynuz ararken kulaktan olmuş.
4. Her kuşun eti yenmez.
GÖÇMEN KUŞLAR
Gittiniz hep dizi dizi,
Bıraktınız ülkemizi,
İlkbaharda gene gelin
Unutmayın sakın bizi.
Gelmeden kış, yağmadan kar,
Gidin gidin güzel kuşlar,
Uzak güney illerinde
Bol yiyecek, bol güneş var.
Türkülerle gidersiniz,
Kim gösterir size yol, iz?
Ürkütmez mi kalbinizi,
Yüce dağlar, coşkun deniz?
Gökte olup sıra sıra,
Kayboldunuz ufuklarda.
Göçmen kuşlar, güzel kuşlar
Yine gelin ilkbaharda!...
Zeki
TUNABOYLU
ARILAR
Emdiniz arılarım elma çiçeklerini,
Doldurdunuz bahçenin bütün peteklerini,
Şimdi tutun baharın, tutun eteklerini,
Gökte vızıldayarak uçun, uçun arılar.
Beyaz beyaz dallara, çiçeklere
kondunuz,
Tepelere çıktınız, ovalara indiniz,
Bir bu çiçekten emip bir bu ota
döndünüz,
Haydi tepemden, halka halka geçin
arılar.
Bögürtlenler içinde altın bir eviniz
var,
Odalarınız sarı sarı balla doldular,
Beni de evinize davet edin bu bahar,
Sofranızda bana da bir yer açın arılar.
Ceyhun
Atuf KANSU
PAMUK
KEDİM
Bir kedim var, yumuk yumuk,
Adı Pamuk, kendi pamuk.
0, cin gibi gözleriyle,
Mırnav mırnav sözleriyle.
Güzel kedim cana yakın,
Fakat kızdırmayın sakın.
Öfkelenir birdenbire,
Kendisini atar yere.
Bir köşeye şöyle siner,
Biraz sonra öfke diner.
Yaklaşır da yavaş yavaş,
Sevgi ister, o yumuk baş.
Dostuna dost, aslan kedim,
Gel, mindere yaslan kedim.
Rıfat
Necdet EVRİMER
ANKARA'NIN
BAŞKENT OLUŞU
(13
Ekim)
Mustafa
Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrılıp 19 Mayıs
1919'da Samsun'a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiilen başlaması sayılır.
Buradan Erzurum ve Sivas'a geçti. 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi'ni yaptı.
Erzurum Kongresi'nde seçilen Temsil Heyeti ile birlikte geldiği Sivas'ta 4
Eylül 1919'da çalışmalara başladı. 11 Eylül 1919'da çalışmalarını tamamladı.
Ankara'ya 27 Aralık l919'da Temsil Heyetinin gelmesi ile bu şehir Millî
Mücadele'nin karargâhı olmuştu. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Ankara'da açılmasıyla yeni Türk devletinin temelleri atıldı.
Kurtuluş Savaşı buradan yönetildi. Böylece Ankara, fiilen başkent durumuna
geçti.
Lozan Barış
Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, İtilâf Devletleri'nin askerleri İstanbul'dan
çekildiler. İstanbul'un işgalden kurtulması ile yeni devletin başkentinin
neresi olacağı tartışılmaya başladı. İstanbul, jeopolitik konum ile yeni
devletin başkenti olmaya uygun bir yer değildi. Ankara ise Türkiye'nin
merkezinde, askeri ve coğrafi özellikleriyle başkent olabilecek konumdaydı.
İsmet
Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak, TBMM Başkanlığına sundu. "Türkiye Devleti'nin başkenti
Ankara'dır." şeklindeki bir maddelik kanun teklifi kabul edildi (13 Ekim 1923). Kanunun yürürlüğe girmesiyle Ankara yeni Türk
devletinin başkenti oldu.
Ankara,
Türkiye'nin yönetildiği merkezdir. TBMM ve bütün bakanlıklar, Danıştay ve
Sayıştay Ankara'da hizmet verirler. Alt yapı, yapılaşma ve gelişme açısından
büyük ilerleme göstermiştir. Çağın gereklerine uygun yapılmış binalar, yollar,
köprüler Ankara'nın gelişmesinin birer göstergesidir. Başkent olması ile
gelişme daha da hızlı büyüme göstermektedir. Türkiye'nin en çok nüfusa sahip
ikinci şehri durumundadır.
Eğitim
ve sağlık hizmetleri bakımından da önde gelen bir il olmuştur.
Her
yılın 13 Ekim günü Ankara'nın başkent oluşu törenlerle kutlanır. Törenler
Ankara'nın simgesi olan Ankara kalesinde başlar. Törene; öğrenciler, Ankara
seymenleri. çeşitli kuruluşlar ve devlet yetkilileri katılır. Törende Ankara'nın
başkent oluşunu etkileyen sebepler anlatılır. Ankara ile ilgili tarihi süreç,
toplantılarda detaylı olarak anlatılır.
ANKARA MARŞI
Ankara, Ankara güzel Ankara,
Seni görmek ister her bahtı kara.
Senden yardım umar her düşen dara,
Yetersin onlara güzel Ankara.
Burcuna göz diken dik başlar insin,
Türk gücü orada her zoru yensin,
Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,
Var olsun toprağın, taşın Ankara.
Aka GÜNDÜZ
DÜNYA GIDA GÜNÜ
(16
Ekim)
Birleşmiş
Milletler Gıda ve Tarım Teşki1âtı (FAO) 16
Ekim’i bütün dünyada Dünya Gıda Günü
olarak kabul etmiştir. Bu günde bütün üye ülkelerde insanların beslenmesi,
açlıkla mücadele, gıda maddeleri üretimi ve tüketimi konuları ele alınarak
konuşulur.
Birleşmiş
Milletler’e üye olan ülkemizde de 16 Ekim’de radyo, televizyon ve gazeteler ile
okullarımızda konunun önemi ile ilgili çeşitli konuşmalar yapılır. Gıda
uzmanları tarafından dengeli ve verimli beslenme kuralları anlatılır. Gıda
tüketiminde uyulması gerekli kurallar açıklanır. Besin maddelerinin korunması,
saklanması ve tüketimi ile ilgili konularda bilgiler verilir.
Besin:
İnsan vücuduna gerekli olan hayvansal, madensel ve bitkisel bütün
maddelere denir. Dünya nüfusu hızla artmakta, fakat ekili alanlar aynı
kalmaktadır. Bu sebeple dünyanın çeşitli bölgelerinde insanlar açlıkla karşı
karşıya kalmaktadır. Beslenmenin yeterince olmadığı bu ülkelerde bulaşıcı
hastalıklar da insan sağlığını tehdit etmektedir. İnsan vücudunun, ihtiyacı
olan çeşitli besin maddelerini yiyerek beslenme, iyi beslenmedir. Yeteri kadar
beslenemeyen toplumlarda beslenme bozuklukları görülür.
Dünyada bununla ilgili FAO ve diğer kuruluşlar
çeşitli çalışmalar yaparak kamuoyunu bilgilendirirler. Bu bilgiler ışığında her
ülke kendi beslenme sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışmalar yapar. Hızlı
nüfus artışı yanında, alım gücünün de zayıf olması beslenmede aksaklıklara yol
açar. En korkutucu olanı açlıktan meydana gelen ölüm olaylarıdır. Dünyada
yaklaşık 500 milyon insanın dengesiz beslendiği tahmin edilmektedir.
Yurdumuz
besin maddelerinin kendi nüfusuna yeterli olduğu ülkelerden birisidir. Tüketim
ile üretim arasında eşlik vardır. Dünya üzerinde kendi ürettiği besin
maddelerinin kendi nüfusuna yettiği yedi ülke vardır. Ülkemiz de bu yedi
ülkeden birisidir.
Üretilen
besin maddelerinin korunması, saklanması gibi aşamalarda bazı kayıplar
oluşmaktadır. Ulaşımdaki aksamalar, ambalajlamadaki eksiklikler gıda maddesi
kayıplarını oluşturmaktadır.
Gıda
maddelerini üretenler ekonomik yönü dışında, sosyal yönünü düşünerek ekim
yapmalıdır. İhtiyaç fazlası üretilen gıda maddelerinin yok edilmesi de bir
kayıp olarak düşünülmelidir. Kayıpların önlenmesi için ürünlerin bir denge
sağlayacak şekilde ekilmesi gerekli ve şarttır.
Milli
Gıda Yüksek Kurulu bu alanda görev yapan bir kuruluşumuzdur.
Milli
Gıda Yüksek Kurulunun Görevleri:
1.
Gerekli yasal düzenlemeyi yapmak,
2.
Konunun çözümü için öneriler üretmek, hayata geçirmek,
3.
Üretim ve tüketimdeki aksaklıkları gidermek.
Yemekte
dikkat edilecek bazı hususlar:
1.
Yemeğe ellerimizi mutlaka yıkayarak oturmak.
2. Yemeğe yiyeceğimiz
kişilerle beraber oturmak ve yemeğe beraber başlamak.
3.
Yemek sırasında ağzımız kapalı olarak yiyecekleri çiğnemek.
4. Yiyecekleri
çiğnemeden yutmamak.
5. Nerede yersek yiyelim yemeği
hazırlayanlara mutlaka teşekkür etmek.
ELMA ŞEKERİ
Bazı
satıcılar, doğrusu,
Çok
kandırıkçı oluyor.
Bakınca
elma şekerlerine
İnsanın
canı çeker.
Oysa
içi çürük elma,
Dışı
boyalı şeker.
Abdülkadir
BULUT
BESİNLER
Artık
“dişiniz çıktı” der,
Süt
vermez cici annemiz.
Alır
kucağına sever,
Toprak,
ikinci annemiz.
Besler bizi binbir öğün
Yemişler,
sebzeler her gün,
Beni
yanına götürün,
Toprak
ikinci annemiz.
Hepsinde
bir türkü, bir ses,
Buğday,
dut, kiraz, patates.
Hadi
bana bir kavun kes,
Toprak
ikinci annemiz.
Fazıl
Hüsnü DAĞLARCA
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜNÜ
(24
Ekim)
Birleşmiş
Milletler Teşkilatı, dünya barışını ve güvenliğini korumak ve uluslar arasında
ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak amacıyla Birleşmiş
Milletler antlaşmasında öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyi kabul eden
devletler tarafından kurulan bir teşkilâttır.
24 Ekim 1945 yılında kurulan
Birleşmiş Milletler Teşkilatı bir
devletler birliğidir. Teşki1âtın kuruluşu İkinci Dünya Savaşı sırasında
Almanya, İtalya ve müttefikleri ile savaşan devletler tarafından
hazırlanmıştır. 14 Ağustos 1941 ‘de Roosevelt (Ruzvelt) ve Churchill (Çörçil)
tarafından imzalanan Atlantik Bildirisi 1 Ocak 1942’de İngiliz, Amerikan ve
Sovyet delegeleri tarafından Washington’da imzalanan Birleşmiş Milletler
Bildirgesi ve 30 Ekim 1943’te yine bu devletler ile Çin’in imzaladığı Moskova
Bildirisi bu hazırlığın aşamalarıdır. 1944 sonbaharında ABD’de bulunan
Dumbarton Oaks’ta (Dumbarton Kuaks)’ta toplanan dörtler, teşkilâtın planını
hazırladılar.
1945
Şubatında İngiliz, Amerikan ve Sovyet hükümet başkanları Yalta’da toplanarak
Almanya, İtalya ve müttefiklerine karşı savaş halinde olan devletlerden oluşan
bir Birleşmiş Milletler Konferansı’nı toplantıya çağırdılar. 25 Nisan’dan 26
Haziran’a kadar süren konferans sonunda 24 Ekim 1945’te yürürlüğe giren
Birleşmiş Milletler Antlaşması ile Uluslar Arası Adalet Divanı Statüsü
imzalandı.
Birleşmiş
Milletler’in amaçlarını bağlı olduğu ilke ve ülküleri belirleyen antlaşma 111
maddeden oluşur. Adalet Divanı Statüsü antlaşmanın ayrılmaz parçasıdır. Türkiye
antlaşmayı 15 Ağustos 1945 tarih ve 4801 sayılı yasa uyarınca 28 Eylül 1945
günü onaylamıştır.
Amaçları:
1.
Uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümü,
2.
Barışa karşı tehdit, barışın bozulması ve saldırı durumunda eylem. Hukuksal
olarak esas yetki güvenlik konseyinindir,
3.
Ekonomik ve toplumsal faaliyetlerde iş birliği yapmak,
4.
İnsan hakları Genel Kurul 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni
kabul etti. Bu bildirgenin uygulama şartlarını inceler,
5.
Hukuksal alanda uluslar arası hukukçulardan oluşan komisyonda yasalaştırmak
üzere hazırlanan tasarıları inceler ve hazırlar.
Birleşmiş
Milletler, çalışmalarını bünyesinde kurulu bulunan aşağıdaki organlarla
yürütür:
a. Genel Kurul: Her
biri tek oya sahip olan bütün üyelerin oluşturduğu karar organıdır.
Kararlarını; barışın ve uluslar arası güvenliğin korunması, ekonomik ve sosyal
konsey üyelerinin seçimi, üyeliğe kabul, üyeliğin askıya alınması, üyelikten
çıkarma, bütçe konularının çözümü konularında üçte iki çoğunlukla kabul eder.
b. Güvenlik Konseyi :
Barışın korunmasında asıl sorumluluğu üstlenen yürütme ve girişim organıdır. 15
üyeden oluşur. Bunlardan 5’i sürekli üyedir. Sürekli üyelerden birinin olumsuz
oy kullanması karar alınmasını engeller. Oylamaya katılmama olumsuz oy anlamına
gelir.
c.Ekonomik ve Sosyal Konsey :
Genel kurul tarafından üç yıl için seçilen 54 üyeden (başlangıçta 18) oluşur.
Ekonomik, toplumsal, kültürel ve insani konularda genel kurula yardımcı olur.
d.Uluslar Arası Adalet Divanı :
Güvenlik konseyi tarafından 9 yıl için seçilen 15 yargıÇtan oluşur. Yargıçların
üçte biri her üç yılda bir değiştirilir. Devletler arasındaki uyuşmazlıklara
bakmakla yükümlüdür. Danışma niteliği olup konular üzerinde görüş bildirme
yetkisi de vardır.
e. Genel Sekreter :
Güvenlik konseyinin tavsiyesi üzerine genel kurul tarafından atanan idari
organdır. Başlangıçta yüksek memur olarak görev yapmakta idi. Daha sonra yarı
resmi arabuluculuk ve görüşmecilik yetkisi verilmiştir.
Yardımcı Organlar : Asil
organlar tarafından gerek duyuldukça oluşturulur (UNİCEF yüksek komiserliği
vb.).
Uzmanlık Kuruluşları : Tüm dünyaya
yönelik sınırlı yetkisi olan bağlı kuruluşlardır.
Gıda ve Tarım Teşkilâtı (FAO) : Yoksul ülkelere gıda yardımını
organize eden kuruluştur.
Uluslar
Arası Çalışma Teşkilatı (ILO) :
Uluslar arası iş güvenliği konularında birliğin sağlanmasına yardımcı olur.
Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO) : Dünyada sağlık problemlerinin
çözümü için çalışır.
UNESCO
: Üye ülkelerin bilim, kültür alanlarındaki çalışmalarına yardımcı olur. Bu
çalışmalar, her yıl 24 Ekim’de düzenlenen toplantılarda radyo ve
televizyonlarda anlatılır. Bağlı kuruluşların çalışmaları konusunda örnekler
verilerek dayanışmanın önemi üzerinde durulur.
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜNÜ
Birleşen
milletlere,
Dünyada
barış vardır!
Bilgi
alanlarında,
Topluca
yarış vardır!
Savaş
için hazır ol,
Bu
birliğin içinde!
Milletler
yaşamalı,
Bu
dirliğin içinde!
M.
Faruk GURTUNCA
BİRLEŞMİŞ MİLLETLER
“Birleşmiş
Milletler” kuruldu bugün,
Her
ülke, her ulus şimdi çok mutlu.
Önleniyor
nerede bir savaş çıksa,
İnsanlar
hayattan daha umutlu.
Özgürlükler
için pek çok çalışır,
Amacı:Barışı
hep korumaktır.
Mezhep,
dil, cins, ırk farkı yapmadan,
Bütün
insanlığa ışık tutmaktır.
Açlığa
çareyi onlar düşünür.
Her
ulusa kültür vermek isterler.
İki
ülke nerde harbe tutuşsa,
Durmazlar,
araya hemen girerler.
Büyük
Atatürk de, barış isterdi:
“Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi durdu.
Sevinçliyiz
şimdi, tüm dünya mutlu,
“Birleşmiş
Milletler”, bugün kuruldu.
Hasan ŞEN
BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR
Birlikte
millet yapar,
Yaşar
hakka tapanlar.
Her
zaman zoru aşar,
El
birliği yapanlar...
Bir
elin sesi çıkmaz,
Topluluktan
bıkılmaz.
Bu
amaçta, bu yolda
Birleşenler
yıkılmaz...
Kolay
kolay sökülmez,
Perçinleşen
bükülmez.
Birleşirse
milletler,
Boş yere
kan dökülmez...
Kuvvet
doğar birlikten,
Düzenlikten,
dirlikten...
En
Çetin düşman yılar,
Böyle
beraberlikten.
Hakkı SUNAT
STANDARTLAR HAFTASI
(Ekim’ in 3. haftası)
Belirli ihtiyaçları karşılaması amacı ile üretilecek mal
ve hizmetlerin tekniklere uygun, tutarlı bir üretim sağlamak için, özellik
belirleme, tek bir biçime sokma işlemine standartlaştırma denir.
Standartlaştırılmış örneğin aynısının üretilmesi ile elde
edilen hizmete standart (hizmetin aynısı) denir.
Standart, ülke sınırları içerisinde ve uluslar arası olmak
üzere iki şekilde ele alınmaktadır.
Ülkemizde bu çalışmalar 1930 yılında çıkartılan 1705
sayılı “Ticarette hile ve başka bir madde katılmasının men’i ve ihracatın
kontrol edilmesi hakkındaki kanun” ile “Hükümet tarafından tespit edilen
nitelik ve şartlara uygun olmayan malların iç ve dış satımının
yasaklanabileceği” hükmü getirilerek oluşturulacak olan Türk standartları
zorunlu kılınmak istendi. Bu yasa 1936 yılında çıkartılan 3018 sayılı yasa ile
değiştirilerek Ticaret Bakanlığı içinde bir standardizasyon dairesi kuruldu.
l954’te Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğine
bağlı olarak Türk Standartları Enstitüsü oluşturuldu. 18 Aralık 1960 yılında
yürürlüğe giren 132 sayılı yasa ile bu yasada değişiklik yapan 16 Mayıs 1985
tarihli ve 3205 sayılı yasa ile kurum bugünkü durumuna getirildi.
Standartlaşma, her kullanılacak ihtiyaç için, gerekli ve
yeterli bir dizi mal tanımlamakla şunları sağlar :
1. Üreticiye, ham maddeden işlenmiş maddeye kadar üretimi
akılcı bir biçimde düzenleme imkanı sağlar. Üretim hızını artırma, savurganlığı
önleme, maliyeti düşürme, satıcılara ürünü tanıtmak amacıyla teknik belgelerin
hazırlanması,
2. Kullanıcıya nitelik, düzenlik, güvenlik ve birbirinin
yerine kullanabilme güvencesi; ulaşımı kolaylaştırma, teknik bölümlere
başvurabilme imkanı, alınacak hizmetin daha güvenli alınması konularında
yararları vardır.
Uluslararası alanda 1947 yılından bu yana İSO çatısı
altında çalışmalarına devam etmektedir. İSO Standartlaştırma Enstitülerince
ulusal düzeyde hazırlanan standartları
uyumlu
hale getirecek uluslar arası standartların hazırlanarak yayımlanması görevini
üstlenmiştir. Avrupa için ayrıca bir “Avrupa Standardizasyon Komitesi”
kurulmuş, çalışmalar yapmaktadır.
Standartlaşma malın kalitesinin artmasını, sağlamakta,
ekonomiye daha çok katkı ve tüketiciyi koruma konularında ülke ve gelecek için
çok yararlı çalışmalar yapmaktadır. Daha çok hizmetin standartlaşması, daha çok
ekonomik katkıyı beraberinde getirecektir.
Tüketiciler bu amaçla üzerinde standart belgesi amblemi
bulunmayan malların alınmaması konusunda uyarılır. Standart almış malların
değiştirilmesi ve hatalı ise hatalarının giderilmesi üretici tarafından yerine
getirilmesi zorunlu hizmetlerdir. Bu amaçla standart almış malların
kullanılması tüketici için daha az israf anlamına gelmektedir. Güvenli mal
almak için önce bu belgeyi alıp almadığını kontrol edelim, etmeyenleri
uyaralım.
Bengisu BAYRAM
5/C
- 1266
CUMHURİYET BAYRAMI
(29 Ekim)
29 Ekim, cumhuriyetin ilan edildiği gündür. Her yıl 29 Ekim ülkemizde Cumhuriyet Bayramı
olarak kutlanır. Tüm ülke bayraklarla donatılır, coşkulu törenler yapılır.
Cumhuriyetin ilânı:
Mustafa
Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi. sırasında, hükümet şeklinin cumhuriyet
olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920’den sonra Türkiye’yi idare eden Türkiye
Büyük Millet Meclisi Hükümeti, milli egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı
konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada
“Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” deniliyordu. Cumhuriyetin önündeki en
büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile bu engel de
aşılmış oldu.
Milli
Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında tarihi bir görev yapan birinci dönem TBMM
üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (1 Nisan 1923). Yeni seçimlerin
yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan
meclis, Lozan Barış Antlaşması’nı onayladı. Böylece milli bağımsızlık tam
olarak gerçekleşmiş oldu.
23
Nisan 1920’de TBMM açıldığı sırada yeni Türk devletinin henüz adı konulmamıştı.
Hükümet, TBMM Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da
yapıyordu. Bu sistem içerisinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi
yürürlükte olan siyasi rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hale gelmişti.
Milli Mücadele dönemindeki olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti
sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi
için ayrı ayrı oylama yapıldı. Bu durum hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.
25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya
çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği
fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulmaması üzerine,
Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilan
edeceğiz.” diyerek fikrini açıkladı. 0 gece İsmet Paşa ile birlikte 1921
Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. “Türkiye
Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde
TBMM’de yapılan konuşmalardan sonra “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri arasında
alkışlarla cumhuriyet il~.n edildi (29
Ekim 1923).
Cumhuriyetin
ilânı ile egemenlik milletin eline geçmiştir. Millet, kendisini yönetecek,
kanunlar yapacak milletvekillerini kendi hür iradesi ile seçer. Herkesin seçme
ve seçilme hakkı vardır. Halk iradesinin dışında bir yönetim düşünülemez.
Seçenler, yönetilenler istedikleri zaman yönetenleri değiştirebilirler.
Cumhuriyet
kısaca fazilet demektir. Faziletli, çalışkan insanların omuzlarında yaşatılmıştır,
yaşatılacaktır. Türk milleti rejime gönülden bağlı insan topluluğudur.
Cumhuriyetin değerini bilip dünya durdukça yaşaması için gayret gösterelim.
Kendimizi, kendimizin yönetmesine sahip çıkalım. Cumhuriyeti savunmak, korumak,
yaşatmak her Türk’ün görevi olmalıdır.
Güzel Sözler
1.
Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.
2.
Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet
idaresidir.
3.
Cumhuriyet fazilettir.
4.
Cumhuriyet idaresi, faziletli, namuslu insanlar yetiştirir.
5. Egemenlik,
kayıtsız şartsız milletindir.
6.
Cumhuriyette söz, millet tarafından seçilmiş meclistedir.
BAYRAK
Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.
Işık ışık, dalga dalga bayrağım,
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.
Sana benim gözümle bakmayanın
Mezarını kazacağım.
Seni selamlamadan uçan kuşun
Yuvasını bozacağım.
Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...
Gölgende bana da, bana da yer ver!
Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar,
Yurda ay - yıldızının ışığı yeter.
Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün
Kızıllığında ısındık;
Dağlardan çöllere düşürdüğü gün
Gölgene sığındık.
Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;
Barışın güvercini, savaşın kanalı...
Yüksek yerlerde açan çiçeğim;
Senin altında doğdum,
Senin dibinde öleceğim.
Arif Nihat ASYA
YAŞASIN CUMHURİYET
Coşkunuz,
sevinçliyiz.
Ayrı,
gayri değiliz,
Bütün
Türkler hep biniz,
Yaşasın
cumhuriyet.
Dünyaya şeref saldık,
Nice ülkeler aldık,
Alnı lekesiz kaldık,
Yaşasın cumhuriyet.
Atatürk
kalbimizde,
Yürürüz
her gün biz de
Onun
çizdiği izde,
Yaşasın
cumhuriyet...
Türk, askerdir doğuştan;
Hoşlanınız boğuştan,
Bize anadır vatan,
Yaşasın cumhuriyet...
Yaşasın
vatan ana,
Bağlıyız
candan ona,
Ne
mutlu Türk olana,
Yaşasın
cumhuriyet...
Rakım ÇALAPALA
29 EKİM
Cumhuriyet
Bayramı,
Geldi
bize ne mutlu!
Bayraklarla
donattık,
Güzel
okulumuzu...
Sokaklarda,
evlerde
Al
bayrak dalgalanır.
Onun o
al rengini
Bütün
bir dünya tanır.
Yirmi
Dokuz Ekim’i
Karşılarız
neşeyle.
Çünkü
bugünle erdik,
Büyük
cumhuriyete.
Yürüyün
arkadaşlar
Hep
ileri koşalım,
Bugün
bayramımız var
Gelin
bayramlaşalım.
Ali
PÜSKÜLLÜOĞLU
Category: Hayvanları Koruma Günü Kutlama Programı
0 yorum