Hayvanları Koruma Günü Kutlama Programı

Unknown | 05:27 | 0 yorum


HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

(4 Ekim)

 

Dünya, canlı ve cansız varlıkları barındıran bir mekân olarak tanımlanabilir. Bu mekânda bulunan canlılardan bir grubu da hayvanlar teşkil eder. Hayvanların insan ile ilişkisi çok es­kilere dayanır. Eski duvar resimleri bu birlikteliği doğrular ni­teliktedir. İnsana olan yararları, insanların onlara bakış açısını zamanla çok değiştirmiştir. Önce sadece gıda ve yolculuk ara­cı olarak görülen hayvanlar tanındıkça bu imaj da değişmeye başlamıştır. Artık hayvanlar şefkat gösterilen, beslenen, ilgi gören canlılar olmuştur.

Kurulan bu sıcak ilişki insanların, hayvanların korunması konusunda birlikte hareket etmeleri fikrini doğurdu. İnsanlar arasında hayvan sevenler gittikçe çoğalmaya başladı. Bu in­sanların amaçları hayvanlara daha iyi davranılmasını sağla­mak, onları korumak, daha sevecen davranılmasına yardımcı olmaktır. Bu düşünceye sahip hayvan sevenler 1822 yılında ilk defa böyle bir çalışmayı başlatmak için İngiltere’de bir araya geldiler.

Hayvanların korunması konusunda dayanışmayı sağlaya­cak ilk birlik de böylece kurulmuş oldu (Hayvanları Koru­ma Birliği). Dayanışmayı sağlayacak, hayvanların daha sağ­lıklı yaşamalarına katkıda bulunacak bu hareket daha sonra bütün dünyada yayılmaya başladı.

Ülkemizde konu ile ilgili çalışmalar 1908 yılında Hayvan­ları Koruma Derneğinin kurulması ile sistemli, düzenli ve da­ha faal olarak yapılmaya başladı. Tüm dünyada konu ile ilgi­li çalışmalar başladı. Dernekler kuruluyor, konunun önemi göz ardı edilmeyecek derecede büyüyordu. Tüm bu gelişme1er hayvan sorunlarının uluslararası plâtforma taşınmasını zorunlu kıldı. Bu amaçla kurulan bütün kuruluşlar, artık birlikte hareket etmeliydi. Konu ile ilgilenenler artık dünyada birlik çatısını oluşturmak için 1931 yılında Hollanda’nın Lahey kentinde toplandılar. Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu, toplantıya katılan devlet temsilcileri tarafından kurulmuş oldu

Artık dernekler bir büyük çatı oluşturmuş, yelpazeyi daha da büyütmüşlerdi. Toplantı sonunda 4 Ekim’in Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanması kabul edildi. Böylece hayvanların tüm sorunlarının ele alınacağı bir gün takvim yapraklarına yazılmış oldu.

Hayvanların bir kısmı kendi doğal ortamlarında yaşamak­la birlikte, bir kısmı insanlarla iç içe yaşamaktadır. İnsan ya­şantısı için hiçbir zararı olmayan bu hayvanlar çevremizde görmeye alıştığımız hayvanlardan oluşur. İnsan ilişkisi olmayan bazı türlerin de insanlar için yararları bulunmaktadır. Artık hayatın bir parçası haline gelmiş bazı hayvanlar, insanlar ile birlikte gezmektedir. Kendi yuvalarının dışında evin birer bireyi gibi ilgi görmektedirler. Gösterilen ilgi o kadar ileri boyutlara varmıştır ki, yaşayışları kitaplara bile konu olmuştur.

Artık birçok hayvan türü için insanlar, insanlar için de onlar bir tehlike oluşturmamaktadır. Korunmaları artık insanlar için bir görev olarak bilinmektedir. İnsanlar bu çalışmaları gün geçtikçe daha modern ortamlara taşımaktadır. Bu amaçla ülkemizde ve dünyada hayvan tedavi edilen klinikler açılmaktadır. Büyük illerimizde hayvan hastaneleri kurulmuştur. Bu hastane ve klinikler hayvanlarda oluşabilecek muhtemel hastalıklar konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu çalışmalardan, hayvanların hastalıklardan korunması için yapılan aşılar en önemli tedbirler olarak sayılabilir.

İnsanların ve canlıların hayatlarını devam ettirebilmeleri, beslenmeleri ile orantılıdır. İnsanların, beslenme ihtiyaçlarının bir kısmını topraktan ekerek karşıladıklarını biliyoruz. Bir kısım besinler de hayvanlardan elde edilmektedir. Et, yumurta, süt, yağ gibi gıdalar hayvanlardan elde edilir. Ayrıca hayvanların derisi ve yünü giyim sanayiinde çok önemli bir yer tutar. Zararlı hayvanlardan kendi sağlığımız için uzak durmalıyız.

 

 

Hayvanların daha sağlıklı gelişmeleri için:

 

1. Kötü muamele edilmemeli,

2. Beslenmelerine yardımcı olunmalı,

3. Yuvalan bozulmamalı,

4. Av mevsimi dışında avlanmak suretiyle analar yavrusuz, yavrular da anasız bırakılmamalı,

5. Evimizin ekmek kırıklarını çöp yerine hayvanlara vermeli,

6. Çevremizde hayvanlara kötü muamele edenleri uyarmalı,

7. Doğal dengenin bozu1masına engel olmalı çevreyi de korumalıyız.

 

 

Güzel Sözler

1. Arı, bal alacağı çiçeği bilir.

2. Gönülsüz köpek, av avlamaz.

3. Deve, boynuz ararken kulaktan olmuş.

4. Her kuşun eti yenmez.

 

 


GÖÇMEN KUŞLAR

 

 

Gittiniz hep dizi dizi,

 

Bıraktınız ülkemizi,

 

İlkbaharda gene gelin

 

Unutmayın sakın bizi.

 

 

Gelmeden kış, yağmadan kar,

 

Gidin gidin güzel kuşlar,

 

Uzak güney illerinde

 

Bol yiyecek, bol güneş var.

 

 

Türkülerle gidersiniz,

 

Kim gösterir size yol, iz?

 

Ürkütmez mi kalbinizi,

 

Yüce dağlar, coşkun deniz?

 

 

 

 

Gökte olup sıra sıra,

 

Kayboldunuz ufuklarda.

 

Göçmen kuşlar, güzel kuşlar

 

Yine gelin ilkbaharda!...

 

 

Zeki TUNABOYLU

 

 


ARILAR

 

 

Emdiniz arılarım elma çiçeklerini,

 

Doldurdunuz bahçenin bütün peteklerini,

 

Şimdi tutun baharın, tutun eteklerini,

 

Gökte vızıldayarak uçun, uçun arılar.

 

 

Beyaz beyaz dallara, çiçeklere kondunuz,

 

Tepelere çıktınız, ovalara indiniz,

 

Bir bu çiçekten emip bir bu ota döndünüz,

 

Haydi tepemden, halka halka geçin arılar.

 

 

Bögürtlenler içinde altın bir eviniz var,

 

Odalarınız sarı sarı balla doldular,

 

Beni de evinize davet edin bu bahar,

 

Sofranızda bana da bir yer açın arılar.

 

 

Ceyhun Atuf KANSU

 


 

PAMUK KEDİM

 

 

Bir kedim var, yumuk yumuk,

 

Adı Pamuk, kendi pamuk.

 

 

0, cin gibi gözleriyle,

 

Mırnav mırnav sözleriyle.

 

 

Güzel kedim cana yakın,

 

Fakat kızdırmayın sakın.

 

 

Öfkelenir birdenbire,

 

Kendisini atar yere.

 

 

Bir köşeye şöyle siner,

 

Biraz sonra öfke diner.

 

 

Yaklaşır da yavaş yavaş,

 

Sevgi ister, o yumuk baş.

 

 

Dostuna dost, aslan kedim,

 

Gel, mindere yaslan kedim.

 

 

Rıfat Necdet EVRİMER

 

 

 

 

ANKARA'NIN BAŞKENT OLUŞU

 

(13 Ekim)

 

 

             Mustafa Kemal Paşa, 16 Mayıs 1919'da Bandırma Vapuru ile İstanbul'dan ayrılıp 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıktı. Bu olay Kurtuluş Savaşı'nın fiilen başlaması sayılır. Buradan Erzurum ve Sivas'a geçti. 23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresi'ni yaptı. Erzurum Kongresi'nde seçilen Temsil Heyeti ile birlikte geldiği Sivas'ta 4 Eylül 1919'da çalışmalara başladı. 11 Eylül 1919'da çalışmalarını tamamladı. Ankara'ya 27 Aralık l919'da Temsil Heyetinin gelmesi ile bu şehir Millî Mücadele'nin karargâhı olmuştu. 23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin Ankara'da açılmasıyla yeni Türk devletinin temelleri atıldı. Kurtuluş Savaşı buradan yönetildi. Böylece Ankara, fiilen başkent durumuna geçti.

             Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanmasından sonra, İtilâf Devletleri'nin askerleri İstanbul'dan çekildiler. İstanbul'un işgalden kurtulması ile yeni devletin başkentinin neresi olacağı tartışılmaya başladı. İstanbul, jeopolitik konum ile yeni devletin başkenti olmaya uygun bir yer değildi. Ankara ise Türkiye'nin merkezinde, askeri ve coğrafi özellikleriyle başkent olabilecek konumdaydı.

             İsmet Paşa (İnönü), bir kanun teklifi hazırlayarak, TBMM Başkanlığına sundu. "Türkiye Devleti'nin başkenti Ankara'dır." şeklindeki bir maddelik kanun teklifi kabul edildi (13 Ekim 1923). Kanunun yürürlüğe girmesiyle Ankara yeni Türk devletinin başkenti oldu.

             Ankara, Türkiye'nin yönetildiği merkezdir. TBMM ve bütün bakanlıklar, Danıştay ve Sayıştay Ankara'da hizmet verirler. Alt yapı, yapılaşma ve gelişme açısından büyük ilerleme göstermiştir. Çağın gereklerine uygun yapılmış binalar, yollar, köprüler Ankara'nın gelişmesinin birer göstergesidir. Başkent olması ile gelişme daha da hızlı büyüme göstermektedir. Türkiye'nin en çok nüfusa sahip ikinci şehri durumundadır.

             Eğitim ve sağlık hizmetleri bakımından da önde gelen bir il olmuştur.

             Her yılın 13 Ekim günü Ankara'nın başkent oluşu törenlerle kutlanır. Törenler Ankara'nın simgesi olan Ankara kalesinde başlar. Törene; öğrenciler, Ankara seymenleri. çeşitli kuruluşlar ve devlet yetkilileri katılır. Törende Ankara'nın başkent oluşunu etkileyen sebepler anlatılır. Ankara ile ilgili tarihi süreç, toplantılarda detaylı olarak anlatılır.

 

ANKARA MARŞI


 

 

 

Ankara, Ankara güzel Ankara,

Seni görmek ister her bahtı kara.

Senden yardım umar her düşen dara,

Yetersin onlara güzel Ankara.

 

Burcuna göz diken dik başlar insin,

Türk gücü orada her zoru yensin,

Yoktan var edilmiş ilk şehir sensin,

Var olsun toprağın, taşın Ankara.

 

 

                            Aka GÜNDÜZ

 

 


DÜNYA GIDA GÜNÜ

(16 Ekim)

 

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşki1âtı (FAO) 16 Ekim’i bütün dünyada Dünya Gıda Günü olarak kabul etmiştir. Bu günde bütün üye ülkelerde insanların beslenmesi, açlıkla mücadele, gıda maddeleri üretimi ve tüketimi konuları ele alınarak konuşulur.

              Birleşmiş Milletler’e üye olan ülkemizde de 16 Ekim’de radyo, televizyon ve gazeteler ile okullarımızda konunun önemi ile ilgili çeşitli konuşmalar yapılır. Gıda uzmanları tarafından dengeli ve verimli beslenme kuralları anlatılır. Gıda tüketiminde uyulması gerekli kurallar açıklanır. Besin maddelerinin korunması, saklanması ve tüketimi ile ilgili konularda bilgiler verilir.

              Besin: İnsan vücuduna gerekli olan hayvansal, madensel ve bitkisel bütün maddelere denir. Dünya nüfusu hızla artmakta, fakat ekili alanlar aynı kalmaktadır. Bu sebeple dünyanın çeşitli bölgelerinde insanlar açlıkla karşı karşıya kalmaktadır. Beslenmenin yeterince olmadığı bu ülkelerde bulaşıcı hastalıklar da insan sağlığını tehdit etmektedir. İnsan vücudunun, ihtiyacı olan çeşitli besin maddelerini yiyerek beslenme, iyi beslenmedir. Yeteri kadar beslenemeyen toplumlarda beslenme bozuklukları görülür.

Dünyada bununla ilgili FAO ve diğer kuruluşlar çeşitli çalışmalar yaparak kamuoyunu bilgilendirirler. Bu bilgiler ışığında her ülke kendi beslenme sorunlarını ortadan kaldırmak için çalışmalar yapar. Hızlı nüfus artışı yanında, alım gücünün de zayıf olması beslenmede aksaklıklara yol açar. En korkutucu olanı açlıktan meydana gelen ölüm olaylarıdır. Dünyada yaklaşık 500 milyon insanın dengesiz beslendiği tahmin edilmektedir.

              Yurdumuz besin maddelerinin kendi nüfusuna yeterli olduğu ülkelerden birisidir. Tüketim ile üretim arasında eşlik vardır. Dünya üzerinde kendi ürettiği besin maddelerinin kendi nüfusuna yettiği yedi ülke vardır. Ülkemiz de bu yedi ülkeden birisidir.

              Üretilen besin maddelerinin korunması, saklanması gibi aşamalarda bazı kayıplar oluşmaktadır. Ulaşımdaki aksamalar, ambalajlamadaki eksiklikler gıda maddesi kayıplarını oluşturmaktadır.

              Gıda maddelerini üretenler ekonomik yönü dışında, sosyal yönünü düşünerek ekim yapmalıdır. İhtiyaç fazlası üretilen gıda maddelerinin yok edilmesi de bir kayıp olarak düşünülmelidir. Kayıpların önlenmesi için ürünlerin bir denge sağlayacak şekilde ekilmesi gerekli ve şarttır.

              Milli Gıda Yüksek Kurulu bu alanda görev yapan bir kuruluşumuzdur.

 

Milli Gıda Yüksek Kurulunun Görevleri:

1. Gerekli yasal düzenlemeyi yapmak,

2. Konunun çözümü için öneriler üretmek, hayata geçirmek,

3. Üretim ve tüketimdeki aksaklıkları gidermek.

                                                                                                 

Yemekte dikkat edilecek bazı hususlar:

 

1. Yemeğe ellerimizi mutlaka yıkayarak oturmak.

2. Yemeğe yiyeceğimiz kişilerle beraber oturmak ve yemeğe beraber başlamak.

3. Yemek sırasında ağzımız kapalı olarak yiyecekleri çiğnemek.

4. Yiyecekleri çiğnemeden yutmamak.

5. Nerede yersek yiyelim yemeği hazırlayanlara mutlaka teşekkür etmek.

 

                                                                                                 

 
 

 

ELMA ŞEKERİ

 

 

Bazı satıcılar, doğrusu,

 

Çok kandırıkçı oluyor.

 

Bakınca elma şekerlerine

 

İnsanın canı çeker.

 

Oysa içi çürük elma,

 

Dışı boyalı şeker.

 

 

                                               Abdülkadir BULUT



 

 

          BESİNLER

 

 

Artık “dişiniz çıktı” der,

Süt vermez cici annemiz.

Alır kucağına sever,

Toprak, ikinci annemiz.

 

 

Besler bizi binbir öğün


Yemişler, sebzeler her gün,

Beni yanına götürün,

Toprak ikinci annemiz.

 

 

Hepsinde bir türkü, bir ses,

Buğday, dut, kiraz, patates.

Hadi bana bir kavun kes,

Toprak ikinci annemiz.

 

                                                                        Fazıl Hüsnü DAĞLARCA


 

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜNÜ

 

(24 Ekim)

 

 

              Birleşmiş Milletler Teşkilatı, dünya barışını ve güvenliğini korumak ve uluslar arasında ekonomik, toplumsal ve kültürel bir iş birliği oluşturmak amacıyla Birleşmiş Milletler antlaşmasında öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyi kabul eden devletler tarafından kurulan bir teşkilâttır.

              24 Ekim 1945 yılında kurulan Birleşmiş Milletler Teşkilatı bir devletler birliğidir. Teşki1âtın kuruluşu İkinci Dünya Savaşı sırasında Almanya, İtalya ve müttefikleri ile savaşan devletler tarafından hazırlanmıştır. 14 Ağustos 1941 ‘de Roosevelt (Ruzvelt) ve Churchill (Çörçil) tarafından imzalanan Atlantik Bildirisi 1 Ocak 1942’de İngiliz, Amerikan ve Sovyet delegeleri tarafından Washington’da imzalanan Birleşmiş Milletler Bildirgesi ve 30 Ekim 1943’te yine bu devletler ile Çin’in imzaladığı Moskova Bildirisi bu hazırlığın aşamalarıdır. 1944 sonbaharında ABD’de bulunan Dumbarton Oaks’ta (Dumbarton Kuaks)’ta toplanan dörtler, teşkilâtın planını hazırladılar.

              1945 Şubatında İngiliz, Amerikan ve Sovyet hükümet başkanları Yalta’da toplanarak Almanya, İtalya ve müttefiklerine karşı savaş halinde olan devletlerden oluşan bir Birleşmiş Milletler Konferansı’nı toplantıya çağırdılar. 25 Nisan’dan 26 Haziran’a kadar süren konferans sonunda 24 Ekim 1945’te yürürlüğe giren Birleşmiş Milletler Antlaşması ile Uluslar Arası Adalet Divanı Statüsü imzalandı.

Birleşmiş Milletler’in amaçlarını bağlı olduğu ilke ve ülküleri belirleyen antlaşma 111 maddeden oluşur. Adalet Divanı Statüsü antlaşmanın ayrılmaz parçasıdır. Türkiye antlaşmayı 15 Ağustos 1945 tarih ve 4801 sayılı yasa uyarınca 28 Eylül 1945 günü onaylamıştır.

 

 

Amaçları:

1. Uyuşmazlıkların barışçı yollardan çözümü,

2. Barışa karşı tehdit, barışın bozulması ve saldırı durumunda eylem. Hukuksal olarak esas yetki güvenlik konseyinindir,

3. Ekonomik ve toplumsal faaliyetlerde iş birliği yapmak,

4. İnsan hakları Genel Kurul 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’ni kabul etti. Bu bildirgenin uygulama şartlarını inceler,

5. Hukuksal alanda uluslar arası hukukçulardan oluşan komisyonda yasalaştırmak üzere hazırlanan tasarıları inceler ve hazırlar.

Birleşmiş Milletler, çalışmalarını bünyesinde kurulu bulunan aşağıdaki organlarla yürütür:

a. Genel Kurul: Her biri tek oya sahip olan bütün üyelerin oluşturduğu karar organıdır. Kararlarını; barışın ve uluslar arası güvenliğin korunması, ekonomik ve sosyal konsey üyelerinin seçimi, üyeliğe kabul, üyeliğin askıya alınması, üyelikten çıkarma, bütçe konularının çözümü konularında üçte iki çoğunlukla kabul eder.

b. Güvenlik Konseyi : Barışın korunmasında asıl sorumluluğu üstlenen yürütme ve girişim organıdır. 15 üyeden oluşur. Bunlardan 5’i sürekli üyedir. Sürekli üyelerden birinin olumsuz oy kullanması karar alınmasını engeller. Oylamaya katılmama olumsuz oy anlamına gelir.

c.Ekonomik ve Sosyal Konsey : Genel kurul tarafından üç yıl için seçilen 54 üyeden (başlangıçta 18) oluşur. Ekonomik, toplumsal, kültürel ve insani konularda genel kurula yardımcı olur.

 

 

d.Uluslar Arası Adalet Divanı : Güvenlik konseyi tarafından 9 yıl için seçilen 15 yargıÇtan oluşur. Yargıçların üçte biri her üç yılda bir değiştirilir. Devletler arasındaki uyuşmazlıklara bakmakla yükümlüdür. Danışma niteliği olup konular üzerinde görüş bildirme yetkisi de vardır.

e. Genel Sekreter : Güvenlik konseyinin tavsiyesi üzerine genel kurul tarafından atanan idari organdır. Başlangıçta yüksek memur olarak görev yapmakta idi. Daha sonra yarı resmi arabuluculuk ve görüşmecilik yetkisi verilmiştir.

Yardımcı Organlar : Asil organlar tarafından gerek duyuldukça oluşturulur (UNİCEF yüksek komiserliği vb.).

Uzmanlık Kuruluşları : Tüm dünyaya yönelik sınırlı yetkisi olan bağlı kuruluşlardır.

Gıda ve Tarım Teşkilâtı (FAO) : Yoksul ülkelere gıda yardımını organize eden kuruluştur.

Uluslar Arası Çalışma Teşkilatı (ILO) : Uluslar arası iş güvenliği konularında birliğin sağlanmasına yardımcı olur.

Dünya Sağlık Teşkilâtı (WHO) : Dünyada sağlık problemlerinin çözümü için çalışır.

UNESCO : Üye ülkelerin bilim, kültür alanlarındaki çalışmalarına yardımcı olur. Bu çalışmalar, her yıl 24 Ekim’de düzenlenen toplantılarda radyo ve televizyonlarda anlatılır. Bağlı kuruluşların çalışmaları konusunda örnekler verilerek dayanışmanın önemi üzerinde durulur.

 



 

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER GÜNÜ

 

 

Birleşen milletlere,

Dünyada barış vardır!

Bilgi alanlarında,

Topluca yarış vardır!

 

 

Savaş için hazır ol,

Bu birliğin içinde!

Milletler yaşamalı,

Bu dirliğin içinde!

 

 

M. Faruk GURTUNCA



      
 

BİRLEŞMİŞ MİLLETLER

 

 

“Birleşmiş Milletler” kuruldu bugün,

Her ülke, her ulus şimdi çok mutlu.

Önleniyor nerede bir savaş çıksa,

İnsanlar hayattan daha umutlu.

 

 

Özgürlükler için pek çok çalışır,

Amacı:Barışı hep korumaktır.

Mezhep, dil, cins, ırk farkı yapmadan,

Bütün insanlığa ışık tutmaktır.

 

 

Açlığa çareyi onlar düşünür.

Her ulusa kültür vermek isterler.

İki ülke nerde harbe tutuşsa,

Durmazlar, araya hemen girerler.

 

 

Büyük Atatürk de, barış isterdi:

 “Yurtta sulh, cihanda sulh” dedi durdu.

Sevinçliyiz şimdi, tüm dünya mutlu,

“Birleşmiş Milletler”, bugün kuruldu.

 

 

         Hasan ŞEN

 

BİRLİKTEN KUVVET DOĞAR

 

 

Birlikte millet yapar,

Yaşar hakka tapanlar.

Her zaman zoru aşar,

El birliği yapanlar...

 

 

Bir elin sesi çıkmaz,

Topluluktan bıkılmaz.

Bu amaçta, bu yolda

Birleşenler yıkılmaz...

 

 

Kolay kolay sökülmez,

Perçinleşen bükülmez.

Birleşirse milletler,

Boş yere kan dökülmez...

 

 

Kuvvet doğar birlikten,

Düzenlikten, dirlikten...

En Çetin düşman yılar,

Böyle beraberlikten.

 

 

Hakkı SUNAT

                                                                

 

 

STANDARTLAR HAFTASI

                          (Ekim’ in 3. haftası)

 

 

           Belirli ihtiyaçları karşılaması amacı ile üretilecek mal ve hizmetlerin tekniklere uygun, tutarlı bir üretim sağlamak için, özellik belirleme, tek bir biçime sokma işlemine standartlaştırma denir.

           Standartlaştırılmış örneğin aynısının üretilmesi ile elde edilen hizmete standart (hizmetin aynısı) denir.

           Standart, ülke sınırları içerisinde ve uluslar arası olmak üzere iki şekilde ele alınmaktadır.

           Ülkemizde bu çalışmalar 1930 yılında çıkartılan 1705 sayılı “Ticarette hile ve başka bir madde katılmasının men’i ve ihracatın kontrol edilmesi hakkındaki kanun” ile “Hükümet tarafından tespit edilen nitelik ve şartlara uygun olmayan malların iç ve dış satımının yasaklanabileceği” hükmü getirilerek oluşturulacak olan Türk standartları zorunlu kılınmak istendi. Bu yasa 1936 yılında çıkartılan 3018 sayılı yasa ile değiştirilerek Ticaret Bakanlığı içinde bir standardizasyon dairesi kuruldu. l954’te Türkiye Ticaret Odaları, Sanayi Odaları ve Ticaret Borsaları Birliğine bağlı olarak Türk Standartları Enstitüsü oluşturuldu. 18 Aralık 1960 yılında yürürlüğe giren 132 sayılı yasa ile bu yasada değişiklik yapan 16 Mayıs 1985 tarihli ve 3205 sayılı yasa ile kurum bugünkü durumuna getirildi.

           Standartlaşma, her kullanılacak ihtiyaç için, gerekli ve yeterli bir dizi mal tanımlamakla şunları sağlar :

 

 

           1. Üreticiye, ham maddeden işlenmiş maddeye kadar üretimi akılcı bir biçimde düzenleme imkanı sağlar. Üretim hızını artırma, savurganlığı önleme, maliyeti düşürme, satıcılara ürünü tanıtmak amacıyla teknik belgelerin hazırlanması,

           2. Kullanıcıya nitelik, düzenlik, güvenlik ve birbirinin yerine kullanabilme güvencesi; ulaşımı kolaylaştırma, teknik bölümlere başvurabilme imkanı, alınacak hizmetin daha güvenli alınması konularında yararları vardır.

           Uluslararası alanda 1947 yılından bu yana İSO çatısı altında çalışmalarına devam etmektedir. İSO Standartlaştırma Enstitülerince ulusal düzeyde hazırlanan standartları

uyumlu hale getirecek uluslar arası standartların hazırlanarak yayımlanması görevini üstlenmiştir. Avrupa için ayrıca bir “Avrupa Standardizasyon Komitesi” kurulmuş, çalışmalar yapmaktadır.

           Standartlaşma malın kalitesinin artmasını, sağlamakta, ekonomiye daha çok katkı ve tüketiciyi koruma konularında ülke ve gelecek için çok yararlı çalışmalar yapmaktadır. Daha çok hizmetin standartlaşması, daha çok ekonomik katkıyı beraberinde getirecektir.

           Tüketiciler bu amaçla üzerinde standart belgesi amblemi bulunmayan malların alınmaması konusunda uyarılır. Standart almış malların değiştirilmesi ve hatalı ise hatalarının giderilmesi üretici tarafından yerine getirilmesi zorunlu hizmetlerdir. Bu amaçla standart almış malların kullanılması tüketici için daha az israf anlamına gelmektedir. Güvenli mal almak için önce bu belgeyi alıp almadığını kontrol edelim, etmeyenleri uyaralım.

                                                                                                 

 

 

                                                                                                  Bengisu BAYRAM

                                                                                                           5/C  -  1266

CUMHURİYET BAYRAMI

(29 Ekim)

 

            29 Ekim, cumhuriyetin ilan edildiği gündür. Her yıl 29 Ekim ülkemizde Cumhuriyet Bayramı olarak kutlanır. Tüm ülke bayraklarla donatılır, coşkulu törenler yapılır.

Cumhuriyetin ilânı:

            Mustafa Kemal Paşa, daha Erzurum Kongresi. sırasında, hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını söylemişti. 23 Nisan 1920’den sonra Türkiye’yi idare eden Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti, milli egemenlik esasına dayanıyordu. Bu, adı konulmamış bir cumhuriyet yönetimiydi. 20 Ocak 1921 tarihli anayasada “Hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” deniliyordu. Cumhuriyetin önündeki en büyük engel saltanattı. 1 Kasım 1922’de saltanatın kaldırılması ile bu engel de aşılmış oldu.

            Milli Mücadele’nin zaferle sonuçlanmasında tarihi bir görev yapan birinci dönem TBMM üyeleri, yeni seçim kararı alarak dağıldı (1 Nisan 1923). Yeni seçimlerin yapılmasından sonra TBMM ikinci dönem çalışmalarına başladı. Yeni kurulan meclis, Lozan Barış Antlaşması’nı onayladı. Böylece milli bağımsızlık tam olarak gerçekleşmiş oldu.

                                                23 Nisan 1920’de TBMM açıldığı sırada yeni Türk devletinin henüz adı konulmamıştı. Hükümet, TBMM Hükümeti adını taşıyor, meclis başkanı hükümet başkanlığı da yapıyordu. Bu sistem içerisinde devlet başkanlığı boş görünüyordu. Şimdi yürürlükte olan siyasi rejime uygun devlet şeklini bulmak zorunlu hale gelmişti. Milli Mücadele dönemindeki olağanüstü şartların bir ürünü olan meclis hükümeti sistemi de artık işlemez olmuştu. Bu sistemde, Bakanlar Kurulunun her üyesi için ayrı ayrı oylama yapıldı. Bu durum hükümet kurulmasını zorlaştırıyordu.

            25 Ekim 1923’te hükümetin istifasıyla bir bunalım ortaya çıktı. Bu olay Mustafa Kemal Paşaya, cumhuriyeti ilân etmek için beklediği fırsatı verdi. 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulmaması üzerine, Mustafa Kemal Paşa, Çankaya Köşkü’nde arkadaşlarına “Yarın cumhuriyeti ilan edeceğiz.” diyerek fikrini açıkladı. 0 gece İsmet Paşa ile birlikte 1921 Anayasası’nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı. “Türkiye Devleti’nin hükümet şekli cumhuriyettir.” hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM’de yapılan konuşmalardan sonra “Yaşasın Cumhuriyet!” sesleri arasında alkışlarla cumhuriyet il~.n edildi (29 Ekim 1923).

            Cumhuriyetin ilânı ile egemenlik milletin eline geçmiştir. Millet, kendisini yönetecek, kanunlar yapacak milletvekillerini kendi hür iradesi ile seçer. Herkesin seçme ve seçilme hakkı vardır. Halk iradesinin dışında bir yönetim düşünülemez. Seçenler, yönetilenler istedikleri zaman yönetenleri değiştirebilirler.

            Cumhuriyet kısaca fazilet demektir. Faziletli, çalışkan insanların omuzlarında yaşatılmıştır, yaşatılacaktır. Türk milleti rejime gönülden bağlı insan topluluğudur. Cumhuriyetin değerini bilip dünya durdukça yaşaması için gayret gösterelim. Kendimizi, kendimizin yönetmesine sahip çıkalım. Cumhuriyeti savunmak, korumak, yaşatmak her Türk’ün görevi olmalıdır.

 

Güzel Sözler


 

1. Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir.

2. Türk milletinin karakter ve adetlerine en uygun olan idare, cumhuriyet idaresidir.

3. Cumhuriyet fazilettir.

4. Cumhuriyet idaresi, faziletli, namuslu insanlar yetiştirir.

  5. Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir.

6. Cumhuriyette söz, millet tarafından seçilmiş meclistedir.

                                                                                                 


 

BAYRAK


 

Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü...

Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü.

Işık ışık, dalga dalga bayrağım,

Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.

 

Sana benim gözümle bakmayanın

Mezarını kazacağım.

Seni selamlamadan uçan kuşun

Yuvasını bozacağım.

 

Dalgalandığın yerde ne korku, ne keder...

Gölgende bana da, bana da yer ver!

Sabah olmasın, günler doğmasın ne çıkar,

Yurda ay - yıldızının ışığı yeter.

 

Savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün

Kızıllığında ısındık;

Dağlardan çöllere düşürdüğü gün

Gölgene sığındık.

 

Ey şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalı;

Barışın güvercini, savaşın kanalı...

Yüksek yerlerde açan çiçeğim;

Senin altında doğdum,

Senin dibinde öleceğim.

 

Arif Nihat ASYA

 

 
 

YAŞASIN CUMHURİYET

 

 

Coşkunuz, sevinçliyiz.

Ayrı, gayri değiliz,

Bütün Türkler hep biniz,

Yaşasın cumhuriyet.

 

Dünyaya şeref saldık,

Nice ülkeler aldık,

Alnı lekesiz kaldık,

Yaşasın cumhuriyet.

 

Atatürk kalbimizde,

Yürürüz her gün biz de

Onun çizdiği izde,

Yaşasın cumhuriyet...

 

Türk, askerdir doğuştan;

Hoşlanınız boğuştan,

Bize anadır vatan,

Yaşasın cumhuriyet...

 

Yaşasın vatan ana,

Bağlıyız candan ona,

Ne mutlu Türk olana,

Yaşasın cumhuriyet...

 

 

Rakım ÇALAPALA

 


 

29 EKİM

 

 

Cumhuriyet Bayramı,

Geldi bize ne mutlu!

Bayraklarla donattık,

Güzel okulumuzu...

 

 

Sokaklarda, evlerde

Al bayrak dalgalanır.

Onun o al rengini

Bütün bir dünya tanır.

 

 

Yirmi Dokuz Ekim’i

Karşılarız neşeyle.

Çünkü bugünle erdik,

Büyük cumhuriyete.

 

 

Yürüyün arkadaşlar

Hep ileri koşalım,

Bugün bayramımız var

Gelin bayramlaşalım.

 

 

                                             Ali PÜSKÜLLÜOĞLU

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                                                                                                                                 

Category:

About GalleryBloggerTemplates.com:
GalleryBloggerTemplates.com is Free Blogger Templates Gallery. We provide Blogger templates for free. You can find about tutorials, blogger hacks, SEO optimization, tips and tricks here!

0 yorum