Müzeler Haftası Kutlama Programı
MÜZELER HAFTASI
( 18 - 24 Mayıs )
18-24 Mayıs
tarihleri arası Müzeler Haftası’dır. Müzeler Haftası'nda ülkemizin kültür
varlıkları tanıtılır. Eski eserlerin korunması, gereği anlatılır. Müzelerimiz
gezilerek milli kültür ve tarih bilgimiz zenginleştirilir. Hafta içinde açık
oturumlar düzenlenir. Uzmanların konferans vermeleri sağlanır. Okullarda Tabiat
Varlıkları ve Müzeler köşesi hazırlanır, bu köşede müzecilikle ilgili basında
çıkan yazılar sergilenir. Öğrencilerin müzecilikle ilgili yazıları burada değerlendirilir.
Çevrede bulunan eski eser niteliğindeki belge ve kalıntılar bu köşede
sergilenir.
Müze; sanat, bilim,
tarih, kültürle ilgili eserlerin halka gösterilmek için toplanıp sergilendiği
yerlerdir. Eski eser; belge, anıt ve kalıntılardır. Eski eserler, bize,
geçmiş yıllarda insanların düşünüş, inanç, yaşayış ve yetenekleri hakkında
bilgi verirler. Geçmişi öğrenerek bugünü anlamamıza yardımcı olurlar.
Orta Çağ’da gerçek anlamda müze yoktu. Kilise ve
manastırlarda zengin eşya koleksiyonları bulunuyordu. Fransa’da önce sanat daha
sonra da tarihi eserlerin sergilenmesine başlandı. Kral ve önde gelenlerin bir
araya getirdikleri eserler koleksiyon olarak sergilenmeye başlandı. Bu
çalışmalar, müzecilik, müze kurma fikrinin de çekirdeğini oluşturdu. Kazı çalışmalarının
başlaması 18. yüzyılın ikinci çeyreğinde olmuştur. Halkın gezebileceği müzeler
kurma fikrini ilk olarak La Font de Saint Yenne (La Fon dö Sen Yen)
adında bir Fransız yazar ortaya atmıştır(1746). Ancak, bu müze 1785 yılında
kapanmıştır.
Fransız İhtilali sırasında müze kurma fikri yeniden gündeme
geldi. Avrupa’nın ilk ulusal müzesi 27 Temmuz 1793 tarihinde açılan Louvre
(Luvr) müzesidir. Süsleme sanatları ile ilgili müzelerin en eski örneği
Londra’daki Victoria and Albert Museum (Viktorya ve Albert Müzesi)’un
kökeninde de 1851 yılında bu kentte açılan ilk evrensel sergi yer alır. 1870’li
yıllardan itibaren İskandinav ülkelerinde halk, yaşantısını ve sanatlarını
gösterime sunan folklor müzeleri kurmaya başladı. Bu müzeler, açık havada sergi
şeklinde yapılmış müzeler idi. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra bu çalışmalar
daha çağdaş müzelerin kurulmasına kadar devam etti. Daha sonra müzeler bu
etkinliklerinin yanında sinema, müzik, tiyatro ve bunun gibi etkinliklere de
açılmaya başladı.
Müzeler başlangıçta halka açık değildi. Müzelerden devlet
yöneticileri ile bilginler yararlanıyordu. 1850 yılından sonra müzelerdeki eski
eserler sergilenerek halkın ilgisine ve bilgisine sunuldu.
Yurdumuzda müze çalışmaları 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa
tarafından başlatıldı. İlk müze İstanbul’da Aya irini Kilisesi'nde
kuruldu. Daha sonra Osman Hamdi Bey zamanında yurdun çeşitli bölgelerinde
özellikle Nemrut Dağı'nda eski Sayda kentinde yapılan arkeolojik kazılardan
çıkan eserler İstanbul’a getirildi. Bugünkü İstanbul Arkeoloji Müzesi kuruldu.
Osman Hamdi Beyin ölümünden sonra bu göreve Halit Eldem atandı. Onun zamanında
Türk İslam eserlerini içine alan «İslam Müzesi» kuruldu.
1924 yılında Topkapı Sarayı müze olarak hizmete açıldı.
1928 yılında Etnografya Müzesi tamamlanarak hizmete girdi. 1934 yılında
Ayasofya müze olarak hizmete sunuldu. Bu arada Konya, Bursa, Manisa, İzmir,
Kayseri, Afyon, Antalya, Edirne, Adana illerimizde müzeler açıldı. Açılan
müzeler geliştirildi. Eski müzeler onarıldı.
Cumhuriyet döneminde bir yandan müzeler açılırken öte
yandan da arkeolojik kazılar yapıldı. Roma Hamamı, Ahlatlıbel, Alacahöyük,
Alişar, Boğazlıyan kazıları ilk milli arkeolojik kazılardır. Bu kazılardan
çıkan eserler Ankara'da Anadolu Medeniyetleri Müzesi'ndedir.
Ülkemiz toprakları üstünde birçok uygarlıklar yaşanmıştır. Bu uygarlıkların kalıntıları,
anıtları belgeleri müzelerimizde sergileniyor. Yurdumuzda 1995 yılı
istatistiklerine göre resmi ve özel kuruluşlara bağlı müzelerin toplam sayısı
163’e ulaşmıştır. Bunların arasında, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel
Müdürlüğü’ne bağlı müzeler çoğunluğu teşkil eder.
Müzelerin çoğu İstanbul, İzmir, Ankara ve Konya’dadır. En çok
ziyaretçisi olan müze Topkapı Sarayı Müzesidir. Ankara Anadolu Medeniyetleri
Müzesi, İstanbul Arkeoloji Müzesi, İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesi,
Ayasofya, Efes Müzesi ile Konya Mevlana Müzesi en önemli müzelerimizdir.
Yurdumuzda bulunan bu müzeler ile diğer müzelerin tümünde toplam
2.553.637 eser sergilenmektedir (Devlet İstatistik Enstitüsü yıllığı 1995
verileri).
Yurdumuza
gelen turistlerin büyük bir çoğunluğu bu müzelerimizi gezmektedir. Müzelerimizi
zenginleştirmek için bulduğumuz eski eserleri müze yöneticilerine teslim
etmeliyiz. Çevremizde izinsiz kazı yapılıyorsa durumu ilgili makamlara bildirmek
bir yurttaşlık görevidir.
Yurdumuzun tarihi değerlerine eski eserleri koruyarak sahip
çıkmalıyız. Bu onurlu bir yurttaşlık görevidir.
Müzedeki tarihi eserlerin daha iyi korunabilmesi için
uyulması gereken kurallar :
- Girişlerde, eğer gerekiyorsa mutlaka kimlik ibraz
etmek.
- Grup halinde yapılan gezilerde, gezi onayını ilgililere, onların istemesini beklemeden göstermek.
- Görevlilerin uyarılarına ve muhtelif yerlerde asılı olan ziyaret kurallarına uymak.
- Eserlere zarar verecek şekilde dokunmamak.
- Gezi sırasında başkalarını rahatsız edici davranışlardan kaçınmak.
- Eserler hakkında bilgisine başvurduğumuz görevliye, şahıs veya grup adına teşekkür etmek.
MÜZELERÎMÎZ
Aşağıda
okuyacağınız yazıda müzeciliğimizin
dünü
ve bugünü özet olarak değerlendiriliyor.
Yüzyıldan fazla bir geçmişi olan Türk
müzeciliği ilk zamanlar yalnız İstanbul’da ve belirli bir kesime seslenirken
sonradan yurt düzeyine yayılmıştır. Bugün çağdaş batılı müzelerle boy
ölçüşecek düzeye erişmiştir. Uzun bir süre camilerde, medreselerde, yıkık
binalarda çeşitli zorluklarla müzeciliğimizi sürdüren Anadolu'nun müzecilerine
bugün çok şey borçlu olduğumuzu belirtmeliyiz.
Eski ve yıpranmış müzelerimizin yerine
kültür birikiminin zengin olduğu il ve ilçelerde yapılan yeni modern
müzelerimiz o kadar çoğalmıştır ki ülkemizi ziyaret eden yabancı turistler bile
bu gelişmeyi şaşkınlıkla karşılamaktadırlar. Bu çoğalma Türkiye'de turizmin
gelişmesine bağlanabilir.. Ya da kalkınma harekelerinin normal sonucu olarak
kabul edilebilir.
Devletin bunca katkı ve ilgisine rağmen halkımızın müzelere
olan ilgisi üzülerek belirtelim ki aynı oranda olmamıştır. Özellikle büyük
müzelerimizde yerli ziyaretçi sayısı yabancılardan çok az olmuştur. Bunun
nedenleri arasında on beş, yirmi yıl öncesine kadar özellikle Anadolu müzelerinin
elverişsiz yapılarda ve tamamen bir depo görünümünde olmaları ve bu durumun
insan üzerinde yarattığı kötü iz olabilir. Durum şimdi öyle değildir.
Müzeler artık geçmişle aramızda kültür köprüsü kurulan
eğitim yerleri olmuştur. Günümüzden yüzlerce yıl önce yaşamış insanların
kültürleri, yaşayış biçimleri hakkında bilgi sahibi olmamızı sağlamaktadır.
Müzeler yalnız geçmişteki kültür varlıklarının sergilendiği yer değil, aynı
zamanda Etnografya, fen, doğa ve folklor müzelerinde yakın geçmişin sanat ve
zeka ürünlerinin ortaya konduğu yerlerdir.
Müzelerimizin görevlerinden biri kültürel varlıkları
korumak ise diğeri eğitimdir.
Polonya’daki bir müzenin önündeki şu yazı müzenin önemini
çok güzel açıklıyor «Geçmiş, gelecek içindir»
Sabahattin TÜRKOĞLU
KONUŞMA
Sevgili
Arkadaşlar!
18-24 Mayıs
tarihleri arası Müzeler Haftası’dır. Bu hafta süresince, ülkemizin tarih ve
kültür varlıkları tanıtılır. Müzeler gezilerek eski eserleri korumanın önemi
anlatılır, milli kültür ve tarih bilgilerimiz zenginleştirilir.
Müzeler; sanat,
bilim, tarih ve kültürle ilgili eserlerin sergilendiği yerlerdir. Geçmiş
yıllarda yaşayan insanların düşünüş, inanç, yaşayış ve sanat anlayışlarını,
bize bıraktıkları eserlerden öğreniriz. Geçmişi öğrenmek, bugünümüzü anlamamıza
yardımcı olur.
Yurdumuzda ilk
müze 1846 yılında Ahmet Fethi Paşa tarafından İstanbul Aya İrini Kilisesi’nde
kuruldu. Bu yıllarda, Osman Hamdi Bey tarafından İstanbul Arkeoloji Müzesi,
Halit Eldem Bey tarafından da Türk ve İslam Eserleri Müzesi açılmıştır. Daha
sonra ise, 1924 yılında Topkapı Sarayı Müzesi, 1928 yılında Etnoğrafya Müzesi,
1934 yılında Ayasofya Müzesi gibi önemli müzeler açılmıştır. Günümüzde ise,
hemen hemen bütün illerimizde müze bulunmaktadır. Müzelerimizi dolduran tarihi
eserler, yapılan arkeolojik kazılarla ortaya çıkarılmaktadır. Anadolu’muz,
dünyanın en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. Eski medeniyet
kalıntılarının büyük çoğunluğu hâlâ toprağın altında gün ışığına çıkarılmayı
beklemektedir.
Yurdumuza gelen
turistlerin büyük çoğunluğu müzelerimizi gezmektedir. Müzelerin
zenginleştirilmesi için, bulduğumuz tarihi eserleri müzelere teslim etmeliyiz.
İzinsiz kazı yapanlar, devletimizin güvenlik birimlerine bildirilmelidir.
Müzeleri, bizim de mutlaka gezmemiz ve yaşadığımız topraklarda bizden önce
yaşayan insanları tanımaya çalışmamız gerekir.
Sahip olduğumuz
tarihi eserleri korumak ve sahip çıkmak bir yurttaşlık görevidir.
MÜZE
|
|
|
|
Tarih, sanat, kültürün,
Hazinesidir müze.
En gerçek bilgileri,
O verir hepimize.
Onunla aydınlanır,
En eski uygarlıklar.
Orada sergilenir,
Çok değerli varlıklar.
Müzeleri gezmeyi
Hiç ihmal etmeyelim.
Bilgimize yepyeni,
Bilgiler ekleyelim.
Antik eser bulursak,
Verelim müzelere.
Tarihi hazinemiz,
Ün salsın ülkelere.
|
Tarihi eserleri
Özenle koruyalım.
Turisti çektiğini,
Her an hatırlayalım.
Her turist, yurdumuzun
Döviz, reklam kaynağı.
Onu hoşnut tutalım,
Gezsin denizi, dağı.
Böylece, hem tanınır,
Hem de gelir sağlarız;
Dünyayı ülkemize
Sevgilerle bağlarız.
Naim YALNIZ
|
||
Category: Müzeler Haftası Kutlama Programı
0 yorum