Yangından Korunma Haftası Kutlama Programı
YANGINDAN KORUNMA HAFTASI
( 25 Eylül gününü
izleyen hafta )
Ateş ve ısı,
insan hayatı için önemli bir ihtiyaçtır. Ateş kontrol altında kullanıldığında
insanlara yardımcı olurken, kontrolden çıktığında çok büyük zarar
verebilmektedir. İşte ateşin kontrolden çıkıp gittikçe büyümesine yangın
denir. Yangın en tehlikeli felakettir. Önüne çıkanı yakar, kül eder. Siler,
süpürür, ortadan kaldırır. Tedbirsizlik ve dikkatsizlik yüzünden çıkan
yangınlar, büyük zararlar doğurur. En küçük kıvılcımdan, korkunç yangınlar
çıkar. Küçük bir odada çıkan yangın, önce eve yayılır, sonra komşu evlere,
mahalleye ve kısa bir süre içinde de koskoca bir şehre yayılır. Kısa bir anda
yüzlerce bina yanar, kül olur. Eşyalar, insanlar, hayvanlar yanar, yok olur.
Büyük maddi - manevi zararlar meydana gelir. Hele orman yangınları daha çoktur.
Ülkemizin milli serveti olan ormanlar yok olur.
Yurdumuzda her 25 Eylülü izleyen
hafta Yangın Haftası olarak değerlendirilir. Hafta süresince çeşitli
yayın organları ile halka, okullarda öğrencilere yangının zararları anlatılır.
Öğrencilerin, bu konuda daha dikkatli olmaları istenir. Korunma yolları ve
alınması gereken önlemler belirtilir. Yangından korunma yolları öğretilir.
Herkese yangın hakkında bilgi verilir.
Yurdumuzda
itfaiye örgütü kurulmadan önce Davud isimli biri Fransa'da gördüğü Didon
denilen yangın tulumbasından esinlenerek, ilk yangın söndürme aracını yaptı.
Tulumbayı taşıyan, yangını söndüren kişilere Tulumbacı denirdi. Her mahallenin
tulumbacıları ayrı idi. Kentin bir yerinde yangın çıkınca, tulumbacılar,
tulumbalarını sırtlarına alır, bağıra bağıra koşarak yangın yerine giderlerdi.
Ülkemizde ilk
yangın söndürme örgütü 1914 yılında kuruldu. Yangın söndürme örgütüne İtfaiye, yangını söndüren görevlilere
de İtfaiyeci denir.
Eskiden kentin
yüksek bir binasının tepesinde ya da yangın gözlemek için özel olarak yapılmış
bir kulede gözcü bulunurdu. Herhangi bir yerde çıkan yangını gözcüler,
tulumbacılara bildirir, tulumbacılar da tulumbayı sırtlar, sokaklarda bağıra
bağıra yangın yerine gelirler ve yangını söndürürlerdi.
Yangın
söndürme görevi 25 Eylül 1923 tarihinde belediye hizmeti olarak kabul edildi.
Bugün belediyelerde ve büyük endüstri kuruluşlarında itfaiye örgütü vardır.
İtfaiyenin
yangın söndürmede kullandığı araçlar şunlardır: İçi su dolu tankerler,
(arazöz), köpük depolanan ve püskürten aygıtlar, üstünde birbiri içine giren,
açıldığında çok yükseklere uzanan merdiven bulunan taşıt araçları, kazma,
kürek, ip, çengel, hortum ve benzerleridir.
Bilim ve
tekniğin ilerlemesiyle motorlu araçlarda ve yapılarda itfaiye gelinceye dek
kullanılan yangın söndürme tüpleri yapıldı. Yangın anında bu tüpleri
kullanabilmemiz için, nasıl kullanıldığını ve nerede bulunduğunu bilmemiz
gerekir.
Yangın çıkar çıkmaz komşularımıza haber
verip onların yangına karşı önlem almasını sağlarız. Böylece komşularımız
yangından zarar görmemiş olurlar. Yangının söndürülmesinde de bize yardımcı
olurlar.
Yangın
çıktığında bu ilk girişimlerle birlikte, yangının çıktığı yeri, varsa itfaiye
örgütüne bildirmemiz gerekir.
Yanma
olayının nedeni, havada bulunan oksijendir. Yangın çıkar çıkmaz yakınımızda
yangın söndürme tüpü varsa onu kullanarak ateşin üstünü köpükle kapatmalıyız.
Tüp yoksa ateşi kum, halı, kilim, battaniye vb. ile örtüp hava almasını
önlemeliyiz. Biz bu önlemleri almakla ateşin hava ile olan ilişkisini kesmiş
oluruz. Böylelikle hava içinde bulunan oksijen ateşle birleşemez. Yangın olayı
da sona erer.
Yangının
Başlıca Nedenleri :
·
Yanan soba kapağının açık bırakılması,
·
Sigaranın söndürülmeden atılması,
·
Gaz lambası veya mumun yanık bırakılması,
·
Çıplak elektrik tellerinin birbirine değmesi,
·
Orman ve korularda, piknik yerlerinde yakılan ateşin iyice
söndürülmeden bırakılması,
·
Kibrit ve ateşle oynanması,
·
Yanıcı, patlayıcı maddelerin bulundukları yerde sigara içilmesi,
·
Evde kullanılan ocağın açık unutulması,
·
Ev tüplerinin bağlanması sırasında yapılan hatalı
bağlamalar,
·
Yanan kibritin yere atılması… gibi nedenlerdir. (Bu
kurallara yeterince uyulmadığından sadece 1995 yılı içinde 4790 hektar orman
yanıp kül olmuştur.)
Yangın dikkatsizlik sonucu ortaya çıkar.
Çocukların ateş ve kibritle oynamaları, insanların ormanların içinde
gelişigüzel ateş yakmaları büyük yangınlara sebep olur. Küçücük bir kıvılcımın
başlattığı yangın bir mahalleyi yakar, kül eder. Orada yaşayanların ölmesi,
yaralanması, evsiz kalması sonucunu doğurur. Ormanda çıkan yangın kısa sürede
büyük orman alanlarını yok eder. Geriye verimsiz ve çorak topraklar kalır.
İşyerlerinde, fabrikalarda, atölyelerde çıkan yangınlar binaların, makinelerin,
tezgahların, fabrika depolarında bulunan malların yok olmasına ve çalışanların
işsiz kalmasına neden olur.
Yangının meydana gelmesi ile evsiz,
evlatsız, ormansız, ağaçsız, İşsiz, parasız ve malsız kalınır. Yangının sebebi
biz isek ömür boyu vicdan azabı duyarız. Bütün bu zararları kendimize
verdiğimiz gibi çevremize de vermiş oluruz. Çevrenin ağaçsız, çorak kalmasına,
Oksijen deposu yeşilin yok olmasına neden oluruz.
Dışarılarda
başıboş yanan ateşi toprak, kum örterek, su dökerek söndürmeliyiz. Her binada
yangına karşı tedbir almalıyız. Binalarda kum ve su kapları, yangın baltaları,
kazma ve kürek bulundurmalıyız. Yangın çıkınca, durumu hemen itfaiyeye
bildirmeli, itfaiye gelene kadar yangının büyümesini, yayılmasını
engellemeliyiz.
Yangına karşı işyerleri, evler, eşyalar,
ürünler sigorta ettirilmelidir. Bu durumda yangından zarar görenlerin zararları
sigorta şirketlerince ödenir.
Yangınların
çoğu dikkatsizlik sonucunda çıkmaktadır.
Bu hafta
içinde öğrendiklerimizi yaşam boyu uygulayalım. Kendisinden ve çevresinden
sorumlu insanlar olarak daha tedbirli olalım. Lütfen biraz dikkat ! Önlem
almada gecikmeyelim. Sonunda üzen ve üzülen olmayalım.
ÜÇÜNCÜ KATTA ÇIKAN YANGIN
Odanın içinde bir yanık kokusu. Hemen
anlar kadın. " Yusuf, kalk, kalk. Yanıyoruz." Hemen fırlar kadın.
" Şamdan nerede, şamdan?" Mumu yakar. Oda kapısını açmasıyla kapaması
bir olur. Dışarıdan içeriye öyle bir duman saldırır ki, gözlerinin içi yanan
kadın " ayy" diye bağırır ve aksırmaya başlar. "Yanıyoruz. Alt
kat da tutuştu. Kalkın çocuklar." Fakat nereye kaçacaklar ? Üçüncü kat.
"Yusuf, Yusuf" Adam şaşkın. Sanki direk. Odanın ortasına saplanmış
duruyor. "Zehra, baba, çocuklar."
Kadın bir daha kapıya koşuyor. Fakat
gene açmasıyla kapaması bir oluyor. Bu sefer merdivende alev görüyor ve
pencereye koşup avazı çıktığı kadar bağırıyor. Komşular uyanıyorlar. Sokakta
bir gürültü kopuyor. Her pencereden bir çığlık, aşağıda komşular. "Cayır
cayır yanacağız, imdat !.." diye bağırıyor kadın. Yalnız karşıki evde, üst
kat pencerelerden ona seslenen Koltukçu İbrahim Efendi : "Eda Hanım diyor,
sık dişini, şimdi itfaiye gelecek. Çarşaf tutarlar, atlarsınız. korkma, gelecek
itfaiye." Kadın çılgına döner. Babuş ağlar, bağırır. Yusuf'la Zehra'da ses
yok. İkisi de put. Eda Hanım bir kapıya, bir pencereye koşar. Sonra kocasının
yanına yürür: "Yusuf. Sersem !.. Yaktın bizi. Kim bilir şamdanı nasıl
tuttun ? Perde mi tutuştu. Ne oldu ? Yanıyoruz. Hep birden yanacağız şimdi,
cayır cayır."
Yusuf, kalbi de var onun ; elini göğsüne
götürüyor. Nefes alamıyormuş gibi bir hali var. Sokakta gürültü, telaş,
kıyamet. Odanın içini korkunç bir sıcaklık kaplıyor. Duman doluyor içeriye.
Şimdi tutuşacaklar. Artık gözlerini açamaz oluyorlar. Babuş'un sesi de
kesiliyor. Boğuldu mu oğlan ? "Evladım, evladım." Eda Hanım
gözlerinin içi yanarak, elinde şamdan, çocuğa doğru koşarken mum sönüyor.
Zifiri karanlık. Alt kattan ve merdivenden çatırtılar geliyor. Tutuşan
tahtaların çatırtısı. Eda Hanım bayılmak üzereyken itfaiyenin çanlarını duyuyor
ve pencereye koşuyor. " Çabuk, a dostlar, çabuk, yanıyoruz, kül olacağız
şimdi." Aşağıdan ona bağırıyorlar. Fakat ne söylediklerini anlamıyor.
Eğilip bakıyor. Orta katın pencerelerinden alevler fışkırmakta. Gene
haykırıyor, haykırıyor. Koltukçu İbrahim Efendi'nin sesi ona: "Korkma,
çarşaf geriyoruz. Önce çocuklar, sonra siz." diyor. "Kim o ? Kimsin
sen ?" " Biz itfaiye. Korkma hanım, önce çocuklar atlasın. Haydi
çabuk."
Eda Hanım, yanıbaşına kadar gelen
Babuş'u kapıyor, pencereden aşağı fırlatıyor. Gene aynı ses : "Tamam,
kurtuldu o, şimdi öteki." Arkasından Zehra Hanım atlıyor. Sonra Eda Hanım,
fakat çarşafın üstüne düşer düşmez bayılıyor.
Peyami SAFA
YANGIN VAR |
YANGIN
Telefon yokken kentlerde,
Yangın çıkınca bir yerde,
Dumanı, ilk gören adam
Seçerek yüksek bir dam:
"Yangın vaar!" diye inlerdi.
O, ne korkulu günlerdi
Çoluk, çocuk, hoca, hacı,
Bir o kadar tulumbacı,
Takır takım koşarak,
Yangın yerine giderdi.
Çoğu kez onlar gelmeden,
Yangın evi kül ederdi.
İtfaiye kuruldu da
Yangın derdi sona erdi.
Mehmet
Necati ÖNGAY
|
|
Çevrildi sıfır sıfır,
Bir ses dedi: Çabuk yangın !
Arazözler hazırlandı,
Dan, dan dedi sesi çanın.
Çatısından alev
almış
Eski bir köşk
kavruluyor,
Çatır, çatır
çatırdayan
Duvar, tavan
devriliyor.
Pencerede bir anne var,
"Yavrum, yavrum", diye ağlar
Çılgın gibi bağırırken,
Yıkılır kalın duvarlar.
Arazözler
yetişince,
Hortumlar, sıktı
suyu,
Harcandı hep
birer birer,
Sarnıç, depo,
havuz, kuyu.
|
Bir tarafta can pazarı,
Her tarafı sarmış alev !
Bir de genişlerse yangın
Korku dolaşır ev ev.
Yangın için
dikkatli ol,
Kibrit yakma,
çakmak yakma.
Tutuşturma kağıt
mağıt,
Karşısına geçip
bakma.
Bir kıvılcım yangın demek,
Yangın ise bir felaket.
Elde değil olmaması,
İtfaiye var bereket.
Mümtaz Zeki TAŞKIN
|
|
YANGIN
Ateşle oynamışlar,
İki kardeş bir ara.
Odalarını sarmış,
Dumanlar kara kara.
İtfaiye gelmiş de,
Söndürmüş bu yangını.
Tutuşan yuvaları
Olmadan kül yığını.
Bütün oyuncakları,
Birer birer yanmışlar.
Yavrucaklar korkudan,
Düşünüp hastalanmışlar.
Doktor ikisine de,
Yetiştirmiş ilacı.
Yangınlar ölüm gibi.
Pek acıdır, pek acı.
Tevfik
ÖZBEN
|
YANGIN
Korkuludur ateş aman
Sıçratmayın hiçbir zaman,
Gözler bile görmez olur
Kaplayınca kara duman.
Dikkatsizlik bunun başı,
Bırakmıyor dağı, taşı.
Önlemezsem yakar geçer
Hem kuruyu, hem de yaşı.
Kurtulmanın çıkar yolu,
Kovalarım suyla dolu.
İtfaiye çabuk gelir
İşletirsem telefonu.
A.AYAYDIN
|
YANGIN
Bir küçük kıvılcım
Alevleri hazırlar.
Dikkatsizlik sonunda
Çıkar bütün yangınlar,
Ateşte yemek kalmaz.
Elektrikle oynama!
Hep böyle yanlış işler.
Neden olur yangına.
Sönmeyen bir sigara,
Zarar verir ormana.
En büyük düşmanlıktır,
Bu güzelim vatana.
Yangın şakaya gelmez,
Dikkat edin çocuklar.
Bir kıvılcım yüzünden,
Yanabilir yuvalar.
Hülya ÖZER
|
YANGIN
Yıkımların
En kötüsüdür yangın.
Her şeyi bir anda
Yakıp yok eder.
Bir anda
Evsiz, barksız,
Anasız, babsız
Bırakabilir çocukları.
Dalgınlığı bağışlamaz
Sönmemiş bir sigara.
Açık bırakılmış gaz lambası
Yeterlidir onun için.
Bir anda yakabilir
Kocaman ormanları.
Yalvaç URAL
|
GÜZEL SÖZLER
·
Yangın doğal felakettir.
·
Yangını dikkat önler.
·
Tedbir almak, yangını söndürmek kadar önemlidir.
0 yorum